Betolar’ın geliştirdiği yenilikçi yöntem, atık malzemelerden metal ayırma işlemini, yeşil çimento üretimiyle birleştiriyor. Bu yöntem, metal sanayi atıkları ve madencilik endüstrisinin artıkları gibi kullanılmayan materyallerden değerli metallerin yüksek verimle geri kazanılmasını sağlıyor.
Yöntemin bir diğer avantajı ise, değerli bileşenlerden arındırılmış yan ürünlerin, Betolar’ın düşük karbonlu bağlayıcıları olan yeşil çimento haline getirilmesi. Tüm süreç boyunca, kullanılan materyaller değerli ürünlere dönüştürülüyor.
Betolar CEO’su Tuija Kalpala, “Metal ayırma ve düşük karbonlu bağlayıcı üretimindeki bu atılım, bizim için önemli bir adım. Başından itibaren hedefimiz, beton ürünlerinde çimentonun yerine geçebilecek kendi düşük karbonlu bağlayıcımızı geliştirmekti ve bunu başardık.” diyor.
Betolar, yeni yöntemi korumak için daha önce başvurduğu patentlere ek olarak, yedi yeni patent başvurusu yaptı.
Kalpala, “Betolar tarafından geliştirilen yöntem, çok uzun süreli araştırma ve geliştirme çalışmalarının bir sonucudur. Hem kritik minerallerde bağımsızlığın artırılmasına hem de küresel iklim değişikliği sorununa somut bir çözüm sunmaktadır.” diyor.
Atıklardan Önemli Değer Elde Edilirken Çevresel Etkiler De Azaltılıyor
Madencilik endüstrisi her yıl milyarlarca ton atık üretiyor. Bu atıklardan sızan zararlı maddeler, dünya çapında büyük çevresel sorunlar yaratırken, aynı zamanda stratejik hammaddeler için büyük bir potansiyel barındırıyor. Metal endüstrisi de her yıl 500 milyon ton kullanılmayan cüruf üretiyor. Betolar’ın yeni yöntemi, bu potansiyeli değerlendirirken çevresel riskleri de azaltıyor.
Betolar’ın çözümü, metal endüstrisinin yıllık kullanılmayan cürufunun, dünya çapında bağlayıcı ihtiyacının yaklaşık %10’unu karşılayacak kadar yeşil çimento üretmesine imkan tanıyor. Bu da küresel karbon emisyonlarını %1 oranında azaltabilir.
Betolar CEO’su Kalpala, “Betolar’ın yeşil çimentosu, yeni bir bağlayıcı türü olarak sadece düşük emisyonlu olmakla kalmıyor, aynı zamanda gerçek bir döngüsel ekonomi ürünü özelliği gösteriyor. Çimento endüstrisindeki birçok şirket, karbon yakalamaya odaklanarak emisyonları azaltmayı hedefliyor. Biz ise sürdürülebilirlikte çok daha ileri gidiyoruz; çünkü çözümümüz hem emisyonları azaltıyor hem de doğal kaynakları tasarruflu kullanıyor.” diyor.
Bu yöntem, metal ayırma teknolojisinin lisanslanmasının yanı sıra, beton sektörüne de önemli avantajlar sunuyor. Geleneksel çimento Betolar’ın yeşil çimentosu ile değiştirildiğinde, emisyonlar azalır ve doğal kaynaklar korunur. Yöntem ayrıca, metal verimlerini artırarak, atıkları azaltarak ve çevresel riskleri minimize eder. Bu da metal ve madencilik endüstrilerine de değer katar.