Sinem Ünlü Orhan – UTO / ETA Uzmanı – CPC Belgelendirme
Salgın hastalıklar, iklim krizinin sebep olduğu doğal afetler, ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşan medeniyetimizin küçük bir parçası olan sektörümüz çimentonun tüm bunlardan gayrı belini büken bir kriz daha var ki o da hammadde krizi. Sıralanan tüm diğer olumsuz gelişmelerden daha az etkiye sahip olduğundan kesinlikle değil, bilakis hepsiyle son derece ilintili. Sebebi ise çimentonun inşaat sektörünün en elzem girdilerinden biri olmasının yanı sıra bu sektörün insan yaşamını ve sağlığını etkileyen bir malzeme oluşu ile çevreye olan etkisi münasebetiyle kamu yararına uygun üretilmesi ve takibinin yapılması gereken bir malzeme oluşudur. Çimentoyu yalnız bir yapı malzemesi olmaktan fazlası haline getiren yönleri işte bunlardır. İçine girdiği her bir işin güvenliği ancak uygun kalite altyapısına ve bilincine sahip üreticiler, bu üreticilerin takip etmesi gereken hükümleri tanımlayan kurumlar ve tüm bu üretimin hükümlere uygun yapılıp yapılmadığını takip eden ve denetleyen kurumların varlığıyla mümkündür.
Hammaddenin her zamankinden daha kıymetli olduğu bu kriz zamanlarında ürününü rakiplerinin ürününden daha farklı kılma – ya çabalayan bir üretici olmak ise zor zanaat çünkü daha kaliteli çimentoyu üretmek için denenebilecek az sayıda kombinasyon kaldı ve fark yaratacak olan bu inovatif kimyasal katkı muhtemelen sağlanması gereken standarttan sapmaya sebep olacak. Standarttan sapma kulağa her ne kadar olumsuz gelse de standart değerinden daha iyi bir sonuçla karşılaşmak gibi bardağın dolu olduğu bir senaryo da mümkün olabilir.
Tüm bu bahsettiklerimi daha somut hale getirmek için sektörün içinden bir örnek vermek isterim. Uçucu külün çimento içindeki kullanımı geçtiğimiz yüzyılın başlarından beri süregeliyor. Standardize edilmesiyle uçucu kül katkılı çimentolarda kalite dönemden döneme arttı. Gerek yazımın başında da bahsettiğim hammadde krizleri gerek artık herkesçe benimsenmesi gereken çevreci yaklaşımlar hepimizi daha geri dönüşümcü bireyler olmaya itiyor. Kömürün yakılmasıyla açığa çıkan, bacalarda filtreler yardımıyla tutulan bu materyalin çimento içinde kullanılması, müspet sonuçlar alınması da işte bu bahsettiğim yaklaşımın tezahürleri aslında. Peki ya standardize olmamış bir katkıyı kullanmak istediğinizde ne yapılmalı, hangi kurumlardan alınacak hangi onaylarla güvenilirliği ispat edilmeli sorularına dair tüm cevaplar ise Yapı Malzemelerinin Tabi Olacağı Kriterler Hakkında Yönetmelik’te mevcut.
Yönetmelikler tabiatları gereğince okuması pek de keyifli olmayan metinler. Neyse ki yazının bundan sonrası ise yönetmeliği okumaktan daha eğlenceli olacağını temin ettiğimiz bir özetini içeriyor.
Bir malzemenin uyumlaştırılmış veya ulusal standardı yoksa ya da tabii olduğu standarttan sapma gösteriyorsa Ulusal Teknik Onay(UTO) ve bunu takiben de G İşaretlemesi ile Türkiye’de piyasaya arz edilebilir. Bu onayın eşdeğeri Avrupa Teknik Onayı(ETA) ve ETA’yı takiben de CE işaretlemesi ile AB ülkeleri genelinde, Avrupa Serbest Ticaret Birliği üyesi ülkelerde ve bu birliğin üyesi olmasa dahi karşılıklı anlaşmalarla AB ile iş birliği yürüten ülkelerde piyasaya arz edilebilir.
Örneğime geri dönüyorum, uçucu külün çimento katkısı olarak kullanımı dediğim gibi geçtiğimiz yüzyılın başlarından beri var olan bir uygulama. Tabiat olarak uçucu küle oldukça benzeyen, yalnızca uçucu kül gibi baca kısmında değil de kazanda biriken taban külünün çimento katkısı olarak kullanımına başlanması ise tanıklık ettiğimiz, güncel bir tarihte gerçekleşti. CPC Belgelendir me olarak bizim de bu süreçte taban külü katkılı çimento üreten firmalarla sertifikasyon aşamasında birlikte çalışma ve süreçlerini gözlemleme, sürdürülebilir bu yaklaşımlarına yetkilerimiz dahilinde destekte bulunma imkanımız oldu. Külün kaynağının kömür gibi fosil bir yakıt değil de evsel, tarımsal atıklar olduğu, bu atıkların da fiziksel, kimyasal ve mineralojik muhtevası yönünden çimento katkısı olarak kullanıma oldukça müsait olması sebebiyle evsel/ tarımsal atık küllerinin de ilerleyen günlerde üreticilerin sıklıkla tercih edeceğinin haberini de vermiş olalım. Öyle ki bu katkıyı kullanarak çimento üretimi gerçekleştiren çözüm ortağımız firmalarla da benzer UTO/ETA çalışmaları yürüttük ve bu katkının standart değerlerinden bazı yönleriyle daha iyi sonuçlar verdiğine dair tarafımızdan yaptırılmış testlerin sonuçları sayesinde eminiz. Böylelikle belgelendirmiş olduğumuz bu ürünlerin piyasaya arzı yönetmeliklere uygun şekilde gerçekleşmiş oldu.
Demir ve çelik endüstrilerinde oluşan cüruf atığı içinde benzer bir durum söz konusu. Cüruf, kırma ve eleme ünitelerinden geçirilip işlenebilir hale getirilerek, muhteva ettiği minerallerden kaynaklanan puzolanik özelliği sayesinde çimentoda katkı malzemesi olarak kullanılabilmektedir. Keza atık olmaktan çıkıp tekrar hammaddeye dönüşmüş çelikhane cürufu katkılı çimentonun da tabii olacağı teknik şartnamenin hazırlanması, bu mini standart üzerinden belgelendirilmesi de parçası olduğumuz bir süreçti.
Bu alternatiflerin çimento içindeki kullanımı çevre dostu yönüne ilaveten üreticiler için de maliyetleri optimize etmeyi mümkün kıldığından, bütçe dostu bu yaklaşımın sektörde benimsenecek ve etkisini uzun süre yitirmeyecek olması çok açıkça görülmektedir.
Yazımın başında tüm o bahsettiğim krizler hepimizi, ekonomilerimizi, sektörlerimizi çıkmazlara katiyen sürüklemiyor. Tüm bu krizler hepimizi daha yaratıcı olmaya, araştırma geliştirme faaliyetlerimizi arttırmaya, buna uygun regülasyonlar yapmaya ve bunların takibini yapmaya itiyor ki tüm bu krizlerin fırsata çevrilmemeleri için hiçbir sebep yok. Atıkların veya alternatif hammaddelerin çimento içinde, yönetmeliklerle çelişmeksizin kullanımı, ürününüze özel hazırlayacağımız teknik şartnameler ile belgelendirilmesi ile mümkündür.