Türkiye’nin 100 milyon tonluk çimento kapasitesinin yaklaşık 60 milyon tonu yerel pazarda tüketilmekteydi. Son yıllarda uygulanan yanlış ekonomik politikalar ve yönetim hataları çimento ihracatında düşüşe yol açtı.
Türk Çimento Sektöründe Yükseliş ve Düşüş: Bir Dünya Liderinin Nasıl Geriye Düştüğünün Hikayesi
Uzun yıllar boyunca Türkiye, dünya çimento ihracatında önemli bir merkezdi. 100 milyon tonluk yıllık kurulu kapasitesi ve yaklaşık 60 milyon tonluk iç tüketimiyle, Türkiye her yıl en az 20 milyon tonluk bir ihracat kapasitesi yaratıyordu. Bu hacim, tarihsel olarak klinker, dökme ve torbalı çimento arasında dağılıyordu ve Türkiye’yi Akdeniz, Afrika ve Amerika pazarlarında ve tüm dünyada stratejik lider bir çimento ihracatçısı haline getiriyordu.
Ancak son gelişmeler, uzun vadeli bir ihracat stratejisinin eksikliği Türkiye’nin bu liderliğini kaybettiğini gösterdi. Türkiye de iç piyasada çimento fiyatları dolar bazında coştu, Türkler ihracatı ihmal etti ve rakip ülkeler, fiyat, güvenilirlik ve altyapı konusunda Türkiye’yi yakaladı hatta geride bıraktı.
Yıl 2020: Pandemi Darbesi ve Tepkisel İhracat Artışı
COVID-19 kriziyle birlikte Türkiye’de iç tüketim 55 milyon ton seviyesine düştü. Oluşan 20 milyon tonluk fazlalık, fabrikaları ihracata yöneltti. Klinker fiyatları 27 USD/ton FOB seviyelerine kadar geriledi ve üreticiler neredeyse tüm talepleri kabul etti. Ancak bu dönemde, uzun vadeli pazar planlaması ve müşteri ilişkileri göz ardı edildi. Hızlı satış hedeflenirken uzun vadeli stratejik pozisyon önemsenmedi.
Yıl 2021: Dünyada Talep Patladı, Yeni Rakip İhracatçılar Ortaya Çıktı
2021 yılında ekonomik toparlanma yaşanırken piyasa tamamen satıcının yani ihracatçının lehine döndü. Fiyatlar hızla 35-40 USD/ton seviyesine yükseldi. Ancak bu sefer Cezayir ve Mısır sahneye çıktı. Ancak Türk üreticiler bu gelişmeleri inkar ederek, taviz vermeyerek bazı pazarları kaybetmeyi göze aldılar. Örneğin klinker ihracatı 12,5 milyon ton seviyesine geriledi.
Yıl 2022: Savaşın ve Küresel Güvensizliğin Etkisi
Rusya-Ukrayna savaşıyla kömür fiyatları 80 dolardan 300 dolara fırladı. Maliyetler hızla arttı. Türkiye’nin nispeten ucuz Rus kömürü kullanmaya devam etmesine rağmen bu avantajını kullanmayıp fiyatlarını anormal arttırması, alıcılarda güven kaybı yarattı. Mecburen çimento almaya devam ettiler ancak aynı zamanda alternatif yeni kaynaklar aradılar. Ve subvanse edilmiş doğal gazı yakıt olarak kullanan Mısır ve Cezayir Türkiye’nin bıraktığı bu boşluğu hızla doldurdu. Amerikalı alıcılar Suudi Arabistan, Vietnam gibi ülkelerden ithalatı arttırdılar.
Yıl 2023: Türkiye de Seçim, Enflasyon ve Deprem Üçgeni
Seçim ekonomisi ve büyük depremin ardından kamu harcamaları arttı. Türkiye de iç talep patladı, ihracat tekrar ciddi şekilde geriledi. Klinker ihracatı 8,5 milyon tona düştü. Aynı dönemde Mısır ve Cezayir uluslararası ticaret için liman ve lojistik yatırımlarını hızlandırdı.
Türkiye’den Amerika’ya yapılmakta olan çimento ihracatı da azalmaya başladı.
Yıl 2024: Kur Baskısı ve İhracattan Uzaklaşma
Sabit döviz kuru politikası hem iç piyasada fiyatları artırdı hem de üretim maliyetlerini yükseltti. Türkiye’de çimento 85 doların üstüne çıktı, Avrupa dan bile daha yüksek fiyatlı fabrika çıkışlı çimento satılmaya başlandı. İhracat Türkler için cazip olmaktan çıktı. Torbalı çimento alıcıları alternatif pazarlara kaymaya başladı. Türkiye’nin ambargo uygulamasıyla en önemli İsrail pazarı kapandı. Klinker ihracatı 5 milyon tona düştü. İhracatta Çimento alıcıları alternatif kaynaklara yöneldiler. Halbuki Türkiye de ciddi bir çimento üretim kapasitesi fazlası var. Mevcut çimento kapasitesinin yarısı bile Türkiye’nin ihtiyacını karşılamaya yeter durumdayken ihracat pazarlarının kaybedilmesi hiç kimsenin umurunda olmadı.
Yıl 2025: Ve İhracatta Kaybedilen Büyük Pazar Payı
Türkçimento verilerine göre Türkiye çimento üretim kapasitesi 150 Milyon tona ulaşmış durumda. Türkiye’nin çimento tüketim ihtiyacı en fazla 65 Milyon tondur. Türkiye’de ihtiyacın iki buçuk misli çimento kapasitesi mevcuttur. Bu durumda ihracat tek çıkış yoludur. İlk çeyrek yıl verilerine göre Türkiye çimento ihracatı hala düşüyor. Dökme çimento: 2,2 milyon ton, torbalı çimento: 1 milyon ton, çimento klinkeri: 1,6 milyon ton olmuş. 2025 yılı sonunda 20 Milyon tonu bile bulamayacak gözüküyor.
Türkiye Çimento Kapasite Fazlası 2025
Akçansa, Medcem gibi şirketler iç piyasada 85 dolara sattıkları çimentonun daha kalitelisini Amerika ya 50 Dolarlardan ihraç etmelerine rağmen rakip ülkelere pazar payı kaybediyorlar. Diğer ülkelere uygulanan yüksek ithalat vergileri nedeniyle ABD pazarında oluşan muazzam fırsatlar kaçıyor. Mısır ise yeni liman altyapısı, otomatik paketleme sistemleri ve ABD kalite onayları ile çimento ihracatında güçlü bir ivme kazandı. Yeni ihracat silolarına yatırım yapıyor kapasitesini arttırıyor. Bu esnada fiyatta rekabet edemediği için Türkiye hızla çimento ihracat pazarlarını kaybediyor.
Öte yandan, dökme çimento ihracatında bir tek ABD pazarına bağımlılık – özellikle gelmekte olan resesyon dikkate alındığında -Türkiye için büyük bir risk oluşturuyor
Bu arada, dünyanın en büyük çimento üreticisi olan Çin 2025 te yeniden ihracata yöneliyor ve özellikle Türkiye’nin Afrika klinker pazarlarını hedefliyor.
Türkiye’nin hem fiyat rekabetçiliğini kaybetmesi hem de ihracat pazarlarında çeşitliliği sağlayamaması, küresel rakiplerin hızla güç kazandığı bir ortamda çimento sektörünü ciddi bir daralma riskiyle karşı karşıya bırakmaktadır.
Türkiye Uzun Vadeli Bir İhracat Stratejisine Neden İhtiyaç Duyuyor?
Türkiye’nin ihracat başarısı bugüne kadar rekabetçi fiyat, kalite ve üretim fazlası kapasiteye dayanıyordu. Artık bu yapı işlemiyor. Lojistik, marka güvenilirliği, ticaret diplomasisi ve altyapı yatırımı yanı sıra uzun vadeli güvenilir fiyat istikrarı olmadan sürdürülebilir bir ihracat başarılamaz. İç piyasa fiyatları çok cazip olunca ihracattan vazgeçen bir anlayış uzun vadede akılcı olmaz. Türkiye’de ekonomi normale dönüp döviz kurları gerçekçi seviyeye gelince Türkler haydi ihracat yapalım diyecekler ancak iş işten çoktan geçmiş, ihracat pazarları başkaları tarafından ele geçirilmiş olacak.
Türkiye artık kısa vadeli, tepkisel politikalardan vazgeçip; planlı, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir ihracat yaklaşımı benimsemelidir. Unutulmamalıdır ki; küresel çimento ticaretinde güven ve süreklilik, fiyat rekabetinden bile çok daha değerlidir.
Sonuç Çimento Sanayii İçin Gelecek Karanlık Olabilir
Türkiye’de uygulanmakta olan suni sabit kur politikası, birçok sektörde olduğu gibi çimento ihracatında da ciddi baskılar yaratmış ve rekabet gücünü zayıflatmıştır. Bu durum, geçmişte kazanılmış pazarların hızla kaybedilmesine ve gelecekte bu pazarların geri kazanılmasının son derece zorlaşmasına neden olmuştur.
İhracatçılara, geçmişte olduğu gibi navlun sübvansiyonları sağlanması, ihracata özel döviz kuru uygulanması ve hepsinden önemlisi, serbest piyasa ekonomisinin gereği olarak döviz kurlarının piyasa gerçeklerine göre belirlenmesi çözümün temel unsurları olacaktır.
Aksi takdirde, ciddi bir kapasite fazlasına sahip olan Türkiye’nin çimento sektörü karanlık bir gelecekle karşı karşıya kalabilir. Türkiye, ya ihracatı önceleyen, gerçekçi kur politikalarıyla desteklenen, rekabetçi ve uzun vadeli bir strateji benimseyecek ya da mevcut fabrikaların en az yarısını kapatmak zorunda kalacağı bir yol ayrımına sürüklenecektir.