Türk çimento sektörünün en güçlü aktörlerinden biri olan OYAK Çimento, yıllardır hem ulusal hem de uluslararası arenada etkin rolüyle sektöre değer katıyor. Güçlü üretim altyapısı, entegre tesisleri ve stratejik lojistik ağlarıyla sektörün gelişiminde önemli bir konumda bulunan şirket, inovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı vizyonuyla ön plana çıkıyor. Enerji verimliliği, karbon azaltımı ve dijitalleşme alanındaki yenilikçi projeleriyle, sadece üretim kapasitesini değil, aynı zamanda çevresel ve toplumsal sorumluluklarını da en üst seviyeye taşıyan OYAK Çimento, global ölçekte Türkiye’yi temsil eden saygın bir marka olarak sektöre önemli katkılar sunuyor. Şirketin vizyoner yaklaşımı, teknoloji ve inovasyon yolculuğu ile sektöre kazandırdığı sürdürülebilir çözümler hem ekonomik hem de çevresel değer üretiyor.
Murat Sela
OYAK Çimento Ülke CEO’su – Türkiye
Türkiye çimento sektöründe OYAK Çimento, uzun süredir öncü bir konumda. Sizce bu liderliğin temel dinamikleri nelerdir ve şirketi ulusal ve uluslararası arenada ayrıcalıklı kılan vizyonunuz hangi unsurlardan besleniyor?
OYAK Çimento’nun sektördeki öncü konumu, uzun soluklu bir vizyonun ve stratejik adımların sonucu. Bu liderliğin temelinde, operasyonel mükemmelliğimiz, yenilikçiliğe olan bağlılığımız, tecrübeli ve hedef odaklı insan kaynağımız ve sürekli büyümeyi hedefleyen global bakış açımız yatıyor. Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış entegre fabrikalarımız, öğütme tesislerimiz ve hazır beton santrallerimizle sadece geniş bir üretim kapasitesi sunmakla kalmıyor, aynı zamanda lojistik ağımız ve liman işletmelerimizle katma değer yaratıyoruz. Türkiye’nin en büyük çimento üreticisi olarak bu güçlü altyapı, sektördeki en büyük dinamiklerimizden biri.
Şirketimizi uluslararası arenada ayrıcalıklı kılan ise “Globalde Lokal Oyuncu Olma” yaklaşımımız. Bu yaklaşım, iç pazardaki tecrübemizi küresel pazarlara taşıma hedefiyle besleniyor. Küresel altyapı ihtiyaçlarını, şehirleşme trendlerini ve sürdürülebilir inşaat çözümlerine olan talebi analiz ederek şekillenen bu vizyonumuz, bizi TCC Group ile güç birliğine götürdü. Bu birleşme sayesinde, bugün dünyanın üçüncü büyük üreticisinin bir parçasıyız. Bu güçlü ortaklık, sadece ölçek ekonomisi ve pazar çeşitliliği sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda teknoloji transferi ve finansal dayanıklılık gibi stratejik avantajlar sunarak liderliğimizi pekiştiriyor. Bu sayede, Türk çimento sektörünü uluslararası pazarda daha da güçlü bir konuma taşıyoruz.
Dünyada çimento üretimi, çevresel etkileri nedeniyle giderek daha fazla dikkat çekiyor. OYAK Çimento olarak bu alanda hayata geçirdiğiniz yenilikçi çözümler ve sürdürülebilirlik projeleri, sektörün geleceğini nasıl şekillendiriyor?
Çimento sektörü, doğası gereği yüksek enerji tüketen ve karbon emisyonu yoğun bir endüstri. Bu nedenle, iklim krizinin baskısını en güçlü hisseden sektörlerden biri olduğumuzun farkındayız. Ancak, biz bu durumu bir riskten ziyade bir fırsat olarak görüyor ve yeşil dönüşümü en hızlı benimseyen şirketlerin geleceğin kazananı olacağına inanıyoruz.
Sürdürülebilirlik stratejimizin merkezinde üç ana başlık yer alıyor: yenilenebilir enerji yatırımları, alternatif yakıt kullanımı ve dijitalleşme. Atık ısı geri kazanım (WHR) sistemleri ve güneş enerjisi santralleri (GES) gibi projelerle hem enerji maliyetlerimizi düşürüyor hem de karbon salımımızı azaltıyoruz. Alternatif yakıt kullanımını artırarak hem doğaya hem de ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz. Bunların yanında, düşük klinker oranına sahip yeşil çimento üretimine yönelik Ar-Ge çalışmalarımız da sürüyor. Söz konusu ürünler çevresel etkiyi azaltmanın yanı sıra her geçen gün artan çevresel amaçlı yasal düzenlemeler açısından da bize önemli bir rekabet avantajı sağlıyor.
Türkiye’nin en büyük çimento üreticisi olarak, dijitalleşme ve endüstri 4.0 uygulamalarını süreçlerinize entegre etmede öncü bir rol üstleniyorsunuz. Bu teknolojik dönüşüm, şirketin performansını ve rekabet gücünü nasıl dönüştürüyor?
Dijitalleşme ve Endüstri 4.0, şirketimizin operasyonel mükemmelliğinin ve rekabet gücünün temel direkleri arasında konumlanıyor. Üretimden bakıma, lojistikten kalite kontrolüne kadar tüm süreçlerimizde veri yönetimi yeteneğimizi artırıyoruz. Bu da şirketimizin performansını ve rekabet gücünü de kökten dönüştürüyor.
Sürdürülebilirlik stratejimizin merkezinde üç ana başlık yer alıyor: yenilenebilir enerji yatırımları, alternatif yakıt kullanımı ve dijitalleşme.
Bu alanda attığımız büyük ve önemli adımlarımızın en yakın zamanlı ve somut örneklerden biri de FIZIX ile hayata geçirdiğimiz “IndustrAI – Bakım Mükemmellik Projesi.” Bu yapay zekâ destekli proje sayesinde makine sağlığını gerçek zamanlı olarak izleyebiliyor, olası arızaları önceden tahmin edebiliyor ve beklenmedik duruşları minimize edebiliyoruz. Bu, hem maliyetlerimizde ciddi bir düşüş sağlıyor hem de üretim sürekliliğimizi garanti altına alıyor. Aynı zamanda, enerji verimliliğini artırarak çevresel hedeflerimize ulaşmamıza da katkı sağlıyor. Dijitalleşme, süreçlerimizi daha verimli ve izlenebilir hale getirerek, gereksiz kayıpları azaltmamıza olanak tanıyor.
Global pazarda Türk çimento sektörünün rekabet avantajları sizce nelerdir?
Türkiye, çimento sektöründe üretim ve tüketim açısından dünyanın en önemli pazarlarından biri. Yaklaşık 118 milyon tonluk kurulu kapasitesi ile dünyanın en büyük ikinci çimento ihracatçısı konumunda. Bu tablo, ülkemizin sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de söz sahibi olduğunu gösteriyor.
Türk çimento sektörünün en önemli rekabet avantajlarından biri stratejik coğrafi konumu. Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika pazarlarına olan yakınlığıyla lojistik avantajlara sahip. Ülkemizin çimento sektörü ayrıca çok iyi yetişmiş bir işgücüne sahip. Bu avantajları pekiştiren unsur ise, OYAK Çimento gibi lider oyuncuların bunları güçlü bir üretim, teknoloji ve sürdürülebilirlik vizyonuyla birleştirmesi. TCC Group çatısı altında yer almamız, Türkiye’nin gücünü global arenaya taşıyor. Dünyada söz sahibi olan büyük bir grubun parçası olarak hem ülkemizin hem de sektörün rekabet gücünü artırıyoruz.
Operasyonel verimlilik ve maliyet optimizasyonunu stratejinizin bir parçası olarak nasıl ele alıyorsunuz?
Bu yaklaşım şirketin sürdürülebilir büyümesine nasıl katkı sağlıyor? Operasyonel verimlilik ve maliyet optimizasyonu, bizim için sadece finansal hedeflerden ibaret değil. Sürdürülebilir büyüme ve aynı zamanda çevreye olan sorumluluğumuz da operasyonlarımızın ayrılmaz bir parçası. Çimento üretimi, yoğun enerji tüketen bir süreç, bu nedenle, stratejimizin merkezine enerji verimliliğini ve döngüsel ekonomiyi yerleştirdik. Yenilenebilir enerji projelerimiz (GES, WHR), maliyetlerimizi düşürürken, karbon salımımızı da azaltıyor.
Alternatif yakıt kullanımını artırarak, doğal kaynak tüketimini azaltıyor ve atıkları ekonomiye kazandırıyoruz. Ayrıca, dijitalleşme yatırımlarımızla süreçlerimizi daha verimli hale getiriyoruz. Bu bütüncül yaklaşım, bizi sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal anlamda da sürdürülebilir bir şirket haline getiriyor.
OYAK Çimento’nun Ar-Ge ve inovasyon yaklaşımı, sektördeki lider konumunu pekiştirmede nasıl bir rol oynuyor? Son dönemde geliştirdiğiniz yenilikçi çözümler veya projelerden bahsedebilir misiniz?
Ar-Ge ve inovasyon, şirketimizin liderlik DNA’sının en temel bileşenleri arasında yer alıyor. Bizim için inovasyon, sadece yeni bir ürün geliştirmekten ibaret değil; operasyonel süreçlerimizi, üretim yöntemlerimizi ve hatta iş modelimizi sürekli iyileştirmek anlamına geliyor. Bu yaklaşım, bizim sektördeki lider konumumuzu pekiştiriyor.
Global ölçekte 1,5 Milyon ton üretim kapasitesi ve 4 tesisi ile dünyanın en büyük kalsine kil üreticisiyiz. Yaklaşık 1,2 Milyon ton CO₂ azaltımı sağlayacak düşük enerji değerleri ile üretilen kalsine kil katkılı çimento üretim teknolojisi ile tarihsel bir dönüm noktasında başrolde olmanın gururunu yaşıyoruz.
Son dönemde özellikle iki alana odaklandık: Dijitalleşme ve karbon azaltımına yönelik ürünler. Dijitalleşme alanında, FIZIX ile geliştirdiğimiz yapay zekâ destekli IndustrAI projemiz, bakım süreçlerimizi öngörülebilir ve proaktif hale getirerek operasyonel verimliliğimizi artırıyor. Dünya genelinde ağır sanayide tek kapsamda 10,000’in üzerinde sensörün entegrasyonunu gerçekleştirilen bu ilk proje kapsamında, FIZIX’in makine sağlığı izleme teknolojileri sayesinde tesislerdeki ekipmanların durumu gerçek zamanlı izlenirken potansiyel arızalar önceden tespit edilebiliyor ve kestirimci bakımla duruş kayıpları minimuma indirgeniyor. Bu imkanlar emisyon değerlerinde düşüş, kalite optimizasyonu ve bakım giderlerinde önemli tasarruflar sağlıyor.
Sektörel olarak en önemli etki alanlarımızdan olan karbon ayak izimizi yeni nesil ürünler, teknolojik yatırımlar ve verimlilik projeleri ile düşürmeye devam ediyoruz. Türkiye’nin ilk net sıfır hedefini veren ve doğrulatan, Avrupa’daki en agresif azaltım planlarından birini ortaya koyarak çok hızlı şekilde yatırım süreçlerine geçen bir grup olarak düşük karbon ayak izine sahip yapı malzemeleri ile çevresel dönüşümde öncü olacağız. Karbon azaltımında ise yeşil çimento ve düşük klinker oranına sahip yeni nesil ürünler geliştiriyoruz. Bunu destekleyen en önemli projelerimizden biri de global ölçekte yürüttüğümüz, mevcut çimentolara kıyasla %40’ın üzerinde düşük karbon dioksit emisyonu ve %30’un üzerinde düşük enerji değerleri ile üretilen kalsine kil katkılı çimento üretim teknolojisi. Global ölçekte 1,5 Milyon ton üretim kapasitesi ve 4 tesisi ile dünyanın en büyük kalsine kil üreticisiyiz. Yaklaşık 1,2 Milyon ton CO₂ azaltımı sağlayacak bu teknoloji ile tarihsel bir dönüm noktasında başrolde olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu ürünler hem çevreye olan etkiyi azaltıyor hem de artan çevresel düzenlemeler karşısında bize önemli bir rekabet avantajı sağlıyor. Ayrıca, atık ısı geri kazanım (WHR) sistemleri ve güneş enerjisi santralleri gibi yenilenebilir enerji projelerine yaptığımız yatırımlar, bugün performansımızı şekillendiren en kritik farklardan biri.
Halihazırda son aşamaya gelmiş ve yakın zamanda lansmanı yapılacak projelerimiz ile sektörel öncülüğümüzü devam ettireceğiz. Yapay zekaya erişimin kolaylaştığı ve etkilerinin ciddi olarak fark yaratmaya başladığı günümüz şartlarında, en değerli olan veri, bilgi, tecrübe, birikim ve fikirsel yaratıcılığımız ile dönüşüm yolculuğumuzu sürdüreceğiz.
OYAK Çimento’da kurumsal kültürün şirketin başarısındaki rolünü nasıl tanımlarsınız? Bu kültürü geleceğe taşımak için öncelikli olarak hangi değerleri öne çıkarıyorsunuz?
Bize göre OYAK Çimento’nun başarısının arkasındaki en önemli iddia “yaptığımız her işte en iyisi olmak.” Bu iddia, hiçbir zaman azla yetinmeme ve her zaman daha iyisini yapma anlayışıyla şekilleniyor.
Bu iddiamızı sürdürmek ve geleceğe taşımak için üç temel değeri öne çıkarıyoruz:
Cesaret ve Vizyonerlik: Büyük düşünen, cesur kararlar alabilen ve başladığı işi sonuna kadar götüren bir ekibiz. Global açılımımız, bu cesaretin en somut kanıtı.
Hız ve Çeviklik: Hızlı hareket etme yeteneğimiz, sektördeki değişimleri ve fırsatları zamanında yakalamamızı sağlıyor.
İnsana Yatırım: En büyük kaynağımız olan insanımıza yatırım yaparak, çok kültürlü, çok uluslu ekipler oluşturduk. Çalışanlarımızın dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda yeni yetkinlikler kazanmasını sağlıyoruz.
Bu değerler, sadece yapımızı değil, kurumsal kültürümüzü de dönüştürdü ve bizi yerel bir şirketten global bir lider markaya taşıdı.
Yöneticilik anlayışınız ve OYAK Çimento’daki liderlik kültürü hakkında neler söylemek istersiniz?
Benim yöneticilik anlayışımın temelinde, ekibimin potansiyelini ortaya çıkarma ve onlara ilham verme misyonu yer alıyor. OYAK Çimento’daki liderlik kültürü; doğru vizyonu belirlemek, ekibimizi bu vizyona ortak etmek ve onlara bu hedefe ulaşmaları için gerekli imkânları sunma anlayışla şekilleniyor.
TCC Group çatısı altında yer almamız, Türkiye’nin gücünü global arenaya taşıyor. Dünyada söz sahibi olan büyük bir grubun parçası olarak hem ülkemizin hem de sektörün rekabet gücünü artırıyoruz.
Liderlik kültürümüz performans ve sonuç odaklı, değişime açıklık, sürdürülebilirlik ve yenilikçilik unsurlarını kucaklayan bir yapıda.
Çalışanlarımızı her zaman operasyonlarımızın odak noktası olarak görüyor ve onların gelişimi için en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Global bir oyuncu olma yolunda attığımız en önemli adımlardan biri, bu anlayışı güçlendirmek oldu. Vizyonumuza inanan, çok iyi yetişmiş, koşulsuz şekilde hedefe odaklanan bir kadro olmadan bu yolculuğun mümkün olamayacağını biliyorduk. Bana göre bizim için gerçek farkı yaratan, çalışanlarımızın tutkusu ve “imkânsız yok” anlayışı.




