Burak GÜNSÜR Ülke Müdürü – Bearings and Industrial Solutions
Anıl TEPE Schaeffler Sektör Yöneticisi – Çimento ve Madencilik
Schaeffler olarak, bünyemizdeki FAG ve INA marka rulmanlarımız ile çimento işletmelerinin kalbi olan birçok makine ve komponent üreticilerine sağladığımız mühendislik ve partnerlik çözümleri ile ana tedarikçi konumundayız.
Schaeffler, dünya genelinde çeşitli bölgelerde ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren küresel bir firma olarak bilinmektedir. Türkiye’deki şirket yapılanmanız ve buradaki faaliyetleriniz hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz?
B. Günsür : Schaeffler Group, Türkiye’deki faaliyetlerine 1986 yılında kurulan INA Rulmanları Tic. Ltd. Şti. ve aynı yıl kurulan FAG Rulmanları Türkiye irtibat ofisi ile başlamıştır. 2001 yılında FAG’ın Schaeffler Group’a katılımıyla iki firma faaliyetlerini ortak olarak sürdürmeye başlamış ve şirket ünvanı 11 Ekim 2016 tarihinde Schaeffler Türkiye Endüstri ve Otomotiv Tic. Ltd. Şti. olarak değiştirilmiştir. Merkezi İstanbul’da bulunan firma, Schaeffler çatısı altındaki LuK, INA ve FAG markaları ile Türkiye genelinde otomotiv ve endüstri sektörleri için kapsamlı bir ürün yelpazesi sunmaktadır. Schaeffler’in Türkiye’deki öncelikli hedefleri arasında, uzman çalışan kadrosu ile doğru teknolojileri sunarak mümkün olan en üst düzeyde müşteri memnuniyetini sağlamak yer almaktadır.
Schaeffler, şu anda tüm dikkatini sürdürülebilirlik stratejisinin uygulanmasına vererek, iklim nötrlüğü, kaynakların verimli kullanımı, çevrenin korunması ve iş sağlığı ve güvenliği gibi çeşitli eyleme geçirilebilir alanlarla ilgili yedi temel çevresel, sosyal ve yönetim hedeflerine odaklanmaktadır.
Türkiye’nin bölgesel büyüme stratejilerinize nasıl katkıda bulunmasını bekliyorsunuz?
B. Günsür : Türkiye, Schaeffler için büyük bir potansiyele sahip önemli bir pazar. Ülkenin endüstriyel büyümesi ve stratejik konumu, bizim için büyük fırsatlar sunuyor. Stratejik gelişimimiz kapsamında, Türkiye’deki ayak izimizi genişletmek ve yeteneklerimizi daha da güçlendirmek için önemli adımlar atıyoruz. Bu doğrultuda, kendi satış ve teknik ofisimizin yanı sıra mevcut olan geniş bir yetkili dağıtıcı ağıyla hizmet veriyoruz. Bu yapı, müşterilerimize daha yakın olmamızı sağlarken, yerel pazara sunduğumuz çözümleri daha da geliştirmemize imkân tanıyor. Schaeffler olarak, mevcut geniş yetkili dağıtıcı ağımız ve yerel iş ortaklarımızla kurduğumuz güçlü iş birliğine büyük önem veriyoruz. Bu iş birliği, müşterilere en yüksek kaliteyi sunmamızda kritik bir rol oynuyor. Ortaklarımızın pazar bilgisi ve deneyimi, sunduğumuz ürün ve hizmetlerin etkin bir şekilde son kullanıcıya ulaşmasını sağlıyor. Ayrıca, düzenli eğitimler ve teknik destek ile ortaklarımızın sürekli gelişimine katkı sağlıyor, onların sahada daha başarılı olmalarını destekliyoruz. Bu sayede, müşterilerimizin ihtiyaçlarına hızlı ve etkili çözümler sunarken, güvenlerini de en üst düzeyde tutuyoruz.
Schaeffler’in Türkiye çimento pazarındaki mevcut konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Çimento sektöründeki büyüme stratejileriniz, pazarın ihtiyaçlarına yönelik yenilikçi yaklaşımlarınız ve sürdürülebilirlik hedefleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
A.Tepe : Schaeffler olarak bünyemizdeki FAG ve INA marka rulmanlarımız ile çimento işletmelerinin kalbi olan birçok makine ve komponent üreticilerine sağladığımız mühendislik ve partnerlik çözümleri ile ana tedarikçi konumundayız. Sektörünün ihtiyacı olan minimum duruş süresini ve uzun çalışma ömrünü, güçlü mühendislik tecrübemiz ile sağlıyoruz. Dünya’nın gidişatını yakından takip ettiğimiz için sektörün ihtiyacı olan karbon ayak izi hesabı ve dijitalleşme kapsamında (Grease App, Mounting Manager bv) hali hazırda birçok çözümler sunmaktayız.
Aynı zamanda, sürdürülebilirlik, Schaeffler Grubu tarafından bütünsel ve kapsayıcı bir konu olarak görülmekte ve katma değer zincirinin tamamında hem ekolojik hem de sosyal sorumlulukları yerine getirmektedir.
Schaeffler, şu anda tüm dikkatini sürdürülebilirlik stratejisinin uygulanmasına vererek, iklim nötrlüğü, kaynakların verimli kullanımı, çevrenin korunması ve iş sağlığı ve güvenliği gibi çeşitli eyleme geçirilebilir alanlarla ilgili yedi temel çevresel, sosyal ve yönetim hedefe odaklanmaktadır.
Sırasıyla, 2030 ve 2040 yılına kadar üretim ve tedarik zinciri genelinde iklim nötrlüğüne ulaşmayı hedeflemektedir.
Çimento sektörüne sunduğunuz ürünler ve bu ürünlerin sağladığı avantajlar nelerdir?
A.Tepe : Çimento sektörüne sunmuş olduğumuz birçok ürünümüz bulunmaktadır. En çok talep gören ürünler arasında; Profiled Roller Tasarımı, Ses Yatakları, Ayrılabilen (Split Bearing) Rulmanlar, Tamir ve Yenileme Hizmeti ve Durum İzleme yer almaktadır. Bu ürünler, çimento üretim süreçlerinde verimliliği artırmak, ekipman ömrünü uzatmak ve bakım süreçlerini optimize etmek amacıyla tasarlanmıştır. Profiled Roller Tasarımı, makaraların performansını iyileştirirken, Ses Yatakları titreşimleri azaltır ve operasyonel sessizliği sağlar. Ayrılabilen Rulmanlar, bakım ve değiştirme işlemlerini kolaylaştırır. Tamir ve Yenileme Hizmeti, eski ekipmanların yeniden işlevsel hale gelmesini sağlar ve Durum İzleme çözümleri, ekipman performansını gerçek zamanlı izleyerek olası arızaları önceden tespit eder.
Teknik destek hizmetlerinizin kapsamı ve müşterilere sağladığı avantajlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
A.Tepe : MFT kiralama hizmetimiz ile işletmelerin iki günde gerçekleştirdiği büyük rulmanların montajını iki saat gibi kısa bir sürede gerçekleştirmekteyiz. Bu hızlı ve etkili çözüm, işletmelere ciddi anlamda zaman kazancı sağlamaktadır. En önemlisi de, iş güvenliği konularında büyük bir fayda sağlamaktadır.
Rulman tamir ve yenileme süreci, işletmelerde kullanılmayan rulmanların bakımını yaparak tekrar kullanılabilir hale getirilmesini veya deformasyon tespit edilen rulmanların belirli aşamalardan geçirilerek sıfır rulman gibi yeniden işlevsel hale getirilmesini kapsamaktadır. Ayrıca, kritik ekipmanların rulman montajında sahada sağladığımız süpervizörlük hizmeti, montajın doğru yapılmasını garanti eder ve böylece ekipmanların daha uzun çalışma ömürlerine sahip olmasını mümkün kılar.
Dijital araçlarımız, bakım ve montaj süreçlerinde büyük kolaylık sağlamaktadır. Grease Check, doğru miktarda gres kullanımını hesaplamak için kullanılır. Mounting Manager, konik rulmanların doğru ve pratik bir şekilde montajını gerçekleştirir. Medias Easy- Calculation, CO₂ salınım hesaplamalarını yapar. Origin Check ise, rulmanların orijinallik kontrolünü yapmamıza olanak tanır.
Sahada bakım ekiplerimize yönelik olarak sektörel teorik ve uygulamalı eğitimler sunmaktayız. Ayrıca, OEM firmalarına Bearinx Programı ile rulman seçimi ve tasarımı konusunda mühendislik desteği sunarak, en uygun çözümleri sağlamaktayız.
Rulman üretiminde çevresel etkileri azaltmak için hangi önlemleri alıyorsunuz? Ürünlerinizin çevresel sürdürülebilirliğini artırmak ve karbon ayak izini azaltmak için uyguladığınız yenilikçi teknolojiler ve stratejiler nelerdir?
A.Tepe : Çimento sektörü, gelecekte ek vergi yüküne girmemek için dekarbon ayak izini azaltmaya yönelik çeşitli alternatif katkı maddeleri ve yakıtlar üzerine yoğun yatırımlar yapmaktadır. Bu kapsamda, sektörün ihtiyaçlarına yönelik birçok dijital aracımız bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Schaeffler Medias EasyCalc, işletmelerde hem rulman üretimi için salınan CO₂ miktarını hem de makine bazında CO₂ emisyonlarını hesaplamayı mümkün kılmaktadır.
İşletmelerde büyük parçaları öğütmek için kullanılan Yüksek Basınçlı Öğütme Makineleri (HPGR) ile ilgili detaylara baktığımızda, sürdürülebilirlik açısından önemli fırsatlar olduğunu görüyoruz. Örneğin, sürtünmeyi azaltan ve optimize edilmiş servis ömrüne sahip rulmanların tasarımı ve seçimiyle, doğrudan 530 tona kadar CO₂ salınımını azaltmak mümkün. Ayrıca, keçeli rulmanlar kullanarak gres tüketimini azaltabilir ve böylece doğrudan 19 tona kadar CO₂ salınımını düşürebiliriz. Doğru montaj araçları kullanarak yapılan rulman montajı da dolaylı olarak 6 tona kadar CO₂ salınımını azaltabilir. Bunun yanında, rulman tamir ve yenileme işlemiyle, daha az hammadde ve enerji kullanarak 24 tona kadar doğrudan CO₂ salınımını azaltmak mümkün olacaktır. Tüm bu önlemler, hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük faydalar sağlamaktadır.
Benzer hesaplamaları konveyörler içinde yapmak mümkündür. Şu an için Almanca ve İngilizce dillerinde web üzerinden kullanılabilir durumdadır ve yıl içerisinde Türkçe versiyonu da web sitemizde yerini alacaktır.
Sektörün ihtiyaçlarına yönelik birçok dijital aracımız bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Schaeffler Medias EasyCalc, işletmelerde hem rulman üretimi için salınan CO₂ miktarını hem de makine bazında CO₂ emisyonlarını hesaplamayı mümkün kılmaktadır.
Yakın zamanda müşterilerinizi Romanya’ya götürdüğünüzü biliyoruz. Schaeffler olarak Türkiye’deki çimento sektörüne yönelik düzenlediğiniz etkinliklerin amacı ve içeriği hakkında bilgi verebilir misiniz? Ayrıca, yakın zamanda planladığınız başka etkinlikler var mı?
A.Tepe : Evet, Temmuz ayının ilk haftasında Schaeffler olarak Romanya’nın Braşov şehrindeki fabrikamızda bir etkinlik gerçekleştirdik. Bu etkinlikte, çözüm ortaklarımıza sektör için özel olarak geliştirdiğimiz çözümlerimizi tanıttık. Ardından, 5.000’den fazla çalışanımızın bulunduğu fabrikamızda rulman üretim süreçlerimizi inceleme fırsatı bulduk.
2024 yılı içinde gerçekleştirmeyi planladığımız iki yeni etkinlik için de hazırlıklarımız hızla devam ediyor. Eylül ayı sonunda, yetkili distribütörümüz Özevren ile birlikte Türkiye’nin dört bir yanından gelecek çimento sektörünün değerli çalışanları için İstanbul’da bir etkinlik için hazırlıklarımız sürüyor. Kasım ayında ise, Türkçimento’nun düzenlediği 17. Teknik Seminer’de Gala Yemeği sponsoruyuz. Bu etkinlik kapsamında Almanya’dan Lifetime Solutions tırımız da getirilecek ve etkinlik alanında yer alacak.
Çimento sektörü, karbon ayak izini azaltma hedefinin yanı sıra Endüstri 4.0 kapsamında dijitalleşmeye yönelik yatırımlara da ağırlık vermeye başlamıştır.
Gelecekte çimento üretim tesislerinin teknolojik olarak nasıl bir evrim geçireceğini düşünüyorsunuz? Schaeffler olarak bu gelecek vizyonuna nasıl katkıda bulunmayı planlıyorsunuz?
A.Tepe : Çimento sektörü, karbon ayak izini azaltma hedefinin yanı sıra Endüstri 4.0 kapsamında dijitalleşmeye yönelik yatırımlara da ağırlık vermeye başlamıştır. Bazı işletmeler, bu dijitalleşme adımlarını şimdiden atarken, diğerleri ise önümüzdeki birkaç yıl içinde bütçelerine göre bu adımları hayata geçirmeyi planlamaktadır. Dijitalleşme sürecinde öne çıkan ilk adımlardan biri, koruyucu bakım kapsamında Durum İzleme Sistemlerinin kullanılmasıdır.
Schaeffler olarak, bu alanda sektöre geniş bir ürün yelpazesi ile hizmet veriyoruz. Çimento sektörüne kritik ekipmanlar için sürekli durum izleme sistemimiz olan Prolink; diğer tüm ekipmanlar için mesh network ve yapay zekaya sahip olan, arızları tespit edip kullanıcıyı bilgilendiren OPTIME kablosuz sensörlerimiz ile optimum mühendislik çözümleri sunmaktayız.
Kariyerinizdeki önemli dönüm noktalarını ve Schaeffler Türkiye’ye geçiş sürecinizi anlatır mısınız? Şu anda Türkiye’deki çimento ve madencilik endüstrilerinden sorumlu olarak üstlendiğiniz görevler hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz?
B. Günsür : Kariyerime 15 yıl önce, saha servis mühendisi olarak başladım. Sahada edindiğim pratik tecrübe, bana hem teknik hem de operasyonel açıdan değerli bir perspektif kazandırdı. Zamanla, bu deneyimi daha geniş alanlara taşımak istedim ve teknik müdürlükten eğitmenliğe, fiyatlandırmadan iş geliştirme ve satışa kadar birçok farklı rolde görev aldım. Her adım, bana yeni bir vizyon ve yetenek kattı. Makine mühendisliği lisansıma ek olarak profesyonel kariyerimde on yılı geride bıraktıktan sonra iş dünyasındaki stratejik bakış açımı güçlendirmek için Executive MBA derecesi aldım. Şimdi ise Schaeffler bünyesinde Bearings and Industrial Solutions divizyonundan sorumlu Ülke Müdürü olarak şirketimizin büyümesine katkı sağlamaya devam ediyorum.
A.Tepe : Makine ve Endüstri mühendisi olarak mezun olduktan sonra yaklaşık altı yıl güç aktarım sektöründe Satış ve Teknik Mühendis olarak, sektörden bağımsız çalıştım. Aynı zamanda sorumlu olduğum bölgedeki distribütörlerimizin yönetimi ve geliştirilmesi de sorumluluklarımın içindeydi. 2021 yılının sonunda yolumuz Schaeffler Türkiye ile kesişti ve ilk başlarda Bölge Sorumlusu olarak başladığım yolculuğum, son iki yıldır Çimento ve Maden Sektör Yöneticisi olarak devam ediyor.
Amacımız, Schaeffler olarak sahip olduğumuz bilgi ve tecrübeyi tüm sektör paydaşları ile buluşturmaktır. Tüm çalışmalarımız, bu hedef doğrultusunda sektörün sürekliliğini ve güvenilirliğini artırmaya yönelik olarak gerçekleştirilmektedir.