Kağan Ersoy / Ecosys Sürdürülebilirlik Hizmetleri Danışmanlık Ltd. Şti.
Sürdürülebilirlilik, sanayi devrimi ile beraber iktisatçıların yarattığı ve 1980’li yıllarla beraber kendisine günlük yaşamda yer bulan bir kavramdır. Sürdürülebilirlilik, sistemlerde döngünün bugünkü adıdır. Kavramsal gelişimi ve şekillenmesi özellikle son 30 yıl içinde olmuştur. Günümüz dünyasında kavramsal olmaktan çıkmış, felsefi karşılığı da olmuştur. Sosyolojik yönüyle de toplumların yaşamsal algısına girmiştir. Günümüz dünya algısında, her konu döngüsel bakış açısı ile değerlendirilmektedir. Sürdürülebilirlik de kendi felsefi, sosyolojik ve uygulama evrimini yaşamaktadır.
İşletmeler aslında kuruldukları gün sürdürülebilirliği yaşamlarının temel hedefi yapmışlardır. Firmaların, işletmelerin gelecek nesillere aktarılması, yaşatılması sürdürülebilirliktir. İnsanlığın geleceği için bilim adamlarının yaptığı ekolojik hesaplamalar, toplumda değişik algılara sebep olmuş, ekolojik değerlere önemi artırmıştır.
Önce bireysel olarak, sonra sivil toplum örgütleri çatısında insanlığın geleceği için düşünsel ve eylemsel birliktelikler başlamıştır. Toplumsal talepler bugün sürdürülebilirliğin yasal çerçevenin hükümetler tarafından şekillendirilmesine, yasal uygulamalara çevrilmesini sağlamıştır. Böylece temeli çevre eksenli olan değerler, sürdürülebilirlik kavramı altında birleştirilmiştir. Yasal zorunluluklar işletmeleri, firmaları sürdürülebilirlik sürecine sokmuştur. Çevreci baskılar da firmaların marka değerlerine tehdit oluşturmaktadır.
Sürdürülebilirlik çalışmalarına başlayan her firma da karşılaşılan ana sorun, durum değerlendirmesi eksiğidir. Konuyu zorunlu çalışma olarak görmektedirler. Özellikle sınırda karbon emisyonu vergisi algısı ve onun korkusu içinde başlamak hatalar zincirine girilmesine sebep olmuştur.
Uygulamalar hakkında yurt içi ve yurt dışı yasal gelişmelerin hızı, pratik çözümlerle cevaplanamaz. Sürece geç başlayanlar için, iş giderek karmaşık hale gelmiştir. Bu da hata temelli kararların alınmasına sebep olmaktadır.
Sürdürülebilirliğin de kendi maliyeti elbette mevcuttur. Şirketler işin sistematiğini algılamalıdırlar. Döngü sürecini doğru planlanmalıdırlar. Her düzenleme ve yatırım maliyet getirir. Buna bağlı olarak kısa, orta ve uzun vadede firmaların kaynak ihtiyacı doğacaktır.
Sürdürülebilirlik temel olarak iç iyileştirme ile başlar. Verimlilik temelli, proses iyileştirmeler ve optimizasyonla devam eder. Optimizasyon finansal kaynak yaratabilmenin temelidir. Verimlilik sağlar. Verimlilikse finansa erişimi getirir.
Sürdürülebilirlik, mutlaka finans gerektiren ve bunun dış kaynakla sağlanabileceği algısı doğru değildir. Sürdürülebilirlilik, kendi finansal kaynaklarını yaratabilme yeteneğine sahiptir. Halen ülkemizde bu bakış ve algı oluşmamıştır.
Firma ve işletmelerde hedef doğru tarif edilmeli, hedefe ulaşma iradesi yönetimde yaratılmalıdır. İstenmesi ve karar alınması şarttır. Hedeften vazgeçilmemelidir.
Sürecin doğru planlanması, yönetilebilir ve uygulanabilir parçalara ayrılması gereklidir. Planlama sonrası her aşamada yapılacak yatırım ve bunun geri dönüş rasyolarının hesaplanması gereklidir. Elde edilecek verilere göre planın doğrulamaları, düzenlemeleri yapılmalıdır. Kısa, orta ve uzun vade süreç hedefleri netleştirilmelidir.
Sürdürülebilirliğin kendi iç finans kaynaklarını yarattığı unutulmamalıdır. Öncelikle sürdürülebilirliğin öz kaynakları yarattığı planlanmalıdır. İkinci aşamada dış kaynak ihtiyaçları ve maliyetleri hesaplanmalıdır. Buna göre dış kaynaklara yönelmek doğrudur.
Öz Kaynaklar: Firmanın klasik finansal analiz ve değerlendirmelerin dışına çıkması gerekmektedir. Yönetim düşünce sistematiğinin değişmesine direnç göstermemelidir. İyileştirme düşüncesini ve eylemlerini kabul etmelidir. Yönetimin ben merkezli düşünceden vazgeçmesi şarttır. Dışarıdan objektif denetlenmeyi talep etmeli, raporlamalar istemelidir. Birimlerin kendi içinde verimlilik analizlerini yapmaları sağlanmalıdır. Kendi verimliliklerini artıracak çalışmalar için destek verilmeli ve uygulama şansı yaratılmalıdır. Başarının desteklenmesi şarttır. Bu aşama için onlarca sistematik ve uygulama mevcuttur. Çeşitli isimlerle II. Dünya Savaşı ile beraber hayata geçmiştir. Firma ve işletmelerin iradesi başladığı andan itibaren, verimliliğin getirdiği kar maksimizasyonu sağlanacaktır.
Elde edilen artı değerlerin mutlaka doğru finans yönetimiyle korunması gereklidir. Verimlilik her zaman artı kaynaktır ve firmaya yatırılmalıdır.
Dış Kaynaklar: Sürdürülebilirlik hedeflerine hızlı ulaşmak hedefi, dış kaynak gereksinimi yaratır. Bunun maliyeti ve planlaması ayrı bir optimizasyon hesaplaması gerektirir. Doğru süreç yönetimi yapılmalıdır. Günümüzde hem yurt içinde hem de yurt dışında pek çok kaynak mevcuttur. Üretim optimizasyonu yatırımları dış kaynaklarca en çok desteklenen çalışmadır. Verimlilik sonucu elde edilen artı değerler, finansmanın geri dönüşü için aynı zamanda teminat değeri taşımaktadır. Örneğin kendi enerji maliyetlerini düşürecek bir yatırım için dış kaynakların bakış açısı her zaman pozitiftir. Proses atıklarının geri kazanımı yine aynı değerdedir. Üretim maliyetlerini düşüren her yatırım dış kaynaklar için pozitif değerlemedir. Yönetimsel iyileştirmelerde bu kapsamda değer bulmaktadır. Birim maliyet düşüren her mekanizasyon yatırımı kendi içinde teminatı olan bir taleptir. Burada esas olan talebin kendi teminatını yaratması sağlayacak şekilde düşünebilmektir. Firmaların planlamalarını ve değerlendirmelerini bu eksende yapmaları gereklidir. Finansman kaynakları konuya bakış açınızı esas alırlar.
Dış kaynaklar çeşitli türevler içerir. Yatırıma başlamadan yasal karşılıklarının araştırılması gereklidir. Bu kapsama devlet de destek sağlamaktadır. Her ne kadar doğrudan maddi destek olmasalar da mahsuplaşma esaslı olması ciddi değer yaratmaktadır. Bunlar aynı zamanda teminat görevini üstlenirler. Hangi yatırım desteklerinden yararlanılması gerektiği bulunmalı ve kullanılmalıdır. Bu kısımda çeşitli türler ve uygulamalar mevcuttur. Finansman sağlayıcılar taleplerde döngüsel anlamda hedefleri ve yapılanları esas almaktadır. Şeffaflık ve hesap verebilirlik de en önemli kriterlerdendir.
Sürdürülebilirlik “Multidisipliner Süreç Yönetimi”dir. Birleşenlerinde her taşın doğru yere koyulması gereklidir. Yerli ve yabancı finans sağlayıcılarına talep iletimi bu algı içerisinde olduğu sürece, her türlü finansal talep karşılanmaktadır.
Yabancı dış kaynaklardan değişik türevlerde mali destek verilmektedir. Düşünülenden çok daha avantajlı finans türevleri mevcut. Ülkemizde doğru çalışma yapan firmalar son 10 yıl içerisinde özel imkânlarla, dış kaynaklı finansmana erişmişlerdir. Güzel başarı hikâyeleri mevcut. Ve ilişkiler halende devam etmektedir.
Sonuç; Sürdürülebilirlik Multidisipliner süreç yönetimidir. Yönetim kararlılığı ve iradesi gereklidir. Yönetimin alışkanlıkları ve tek açıdan bakışı arkada bırakılmalıdır. Sürecin optimizasyonu esastır. Doğru planlama ve zaman programı ile en ucuz finans kaynağı olan öz sermaye yaratılır. Süreç hızlandırılma gereksinimi varsa doğru planlama ile kendi teminatı olan proje parçalarını öne almak mümkündür. Yerli ve yabancı finansörlerin beklentileriyle uyumlu projeler ve optimizasyonlar yapılmalıdır. İhracatçı firmaların bu konuda çeşitli artı avantajları ayrıca mevcuttur. Algı ve bakış açısı firmaları istedikleri sonuca ulaştıracaktır.
İşletmeler ve firmalar çoğu zaman geriye dönük yapmış oldukları pek çok çalışmanın aslında konunun içinde kendi artı değerli birle- şenler olduğunu bilmezler. Veya o açıdan bakmazlar. Var olan artı değerlerini bilmezler.