Teknolojik gelişmeler, dijitalleşme, yapay zekâ ve otonom sistemlerin gelişmesi gibi birçok faktör insanoğlunu dünya dışı kaynaklara yönlendirdi. Bu bağlamda asteroitlerden ve dünyaya yakın küçük gezegenlerden hammadde çıkarılması işlemi günümüzde asteroit madenciliği veya uzay madenciliği olarak adlandırılıyor. Uzay madenciliği önümüzdeki yıllarda tükenmesi beklenen ve rezervleri az olan hammaddelerin sürdürülebilirliğini amaçlıyor.
Dünya çapında devletler ve şirketler uzay madenciliği ile yakından ilgileniyor. Günümüzden henüz emekleme aşamasında sayılabilecek bu çalışmalar ilerleyen yıllarda adından sıkça söz ettirecek gibi duruyor. Çeşitli ülkeler uzay madenciliği konusunda büyük bir rekabet içerisinde. Geleceğin en önemli teknolojik çalışmaları arasında yer alacak olan uzay madenciliği ABD, Rusya, Çin, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer Avrupa ülkelerinde büyük bir ilgi görüyor. Çeşitli yatırımların ve altyapı çalışmalarının yapıldığı uzay madenciliğinin en temel amacı ise sınırlı dünya kaynaklarını dünya dışı asteroitlerden veya dünyaya yakın gezegenlerden temin etmek. Uzay madenciliği dünyada rezervi tükenmek üzere olan hammaddelerin sürdürülebilirliğini amaçlıyor.
Uzayda yarış başlayacak
Merkezi New York’ta olan ABD yatırım bankası Goldman Sachs’a göre uzay madenciliği gelecekte dünyadaki tüm işlerden daha karlı bir sektöre dönüşecek ve ilk trilyonerler ortaya çıkacak. Yörüngeleri çoğunlukla Mars ve Jüpiter arasında kalan gök cisimleri yani başka bir deyişle asteroitlerin sayısına bakıldığında Goldman Sachs’ın bu tahmini yakın zamanda gerçekleşecek gibi duruyor. Güneş Sistemi’nde toplamda 1 milyonun üzerinde asteroit olduğu biliniyor.
Dünya’da mineral madenciliği yapmak için pek çok koşul bulunuyor. Dünya mineral madenciliğinde köklü ve sıkı yasaların ortaya koyduğu düzenlemelere tam anlamıyla uyulması zorunlu bir hale geliyor. Dünya mineral madenciliği için mevcut köklü yasalar günümüzde uzay madenciliğinin yasal altyapısı için güncelleniyor. Avrupa Birliği asteroitlerden çıkarılan madenlerin dünyaya geri getirilmesini, şirketler tarafından sahiplenilmesini ve kâr amacıyla satılmasını sağlayan yasal bir altyapıya sahip.
Uzay madenciliği pazarının 2017 yılında 0,49 milyar ABD doları değerinde olduğu ve 2025 yılına kadar 2,84 milyar ABD dolarına ulaşması bekleniyor.
İlk adım Avrupa ülkelerinden geldi
Uzay madenciliği çalışmaları noktasına ilk adımı Avrupa attı. Lüksemburg hükümeti, asteroitler üzerinde gerçekleştirilecek madencilik çalışmalarını maddi ve manevi olarak destekleyeceğini açıkladı. Uzay madenciliğini için oluşturulacak yeni teknolojileri destekleyecek olan Lüksemburg, bu sektörde faaliyet gösterecek özel şirketlere ve kurumlara doğrudan yatırım yapabileceğini de belirtti. Ayrıca Avrupa Uzay Ajansı’nın eski başkanı Jean-Jacques Dordain ise Lüksemburg’un uzay madenciliği programına danışmanlık yapıyor. Bunun yanında ABD, Rusya, Çin, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ekonomik anlamda güçlü olan ülkeler de uzay madenciliği ile yakından ilgilenmeye başladı. Uzay madenciliği konusunda şimdiden ülkeler arasında bir rekabet oluşmuş durumda. Uluslararası bu rekabetin ilerleyen yıllarda uzayda da devam edeceği öngörülüyor.
Türkiye de çalışıyor
2023 yılında gerçekleştirmesi hedeflenen Ay’a sert iniş planı başarılı olduğu takdirde Türkiye de uzay madenciliği çalışmalarına başlayabilecek. Milli Uzay Programı kapsamında uzay madenciliği çalışmaları büyük bir önem taşıyor. Uzay madenciliğini teknolojik altyapı çalışmaları göz önüne alındığında Türkiye’nin erken bir dönemde bu çalışmaların temelini oluşturması önemli bir avantaj. Milli Uzay Programı kapsamında Türkiye, uzay madenciliğin de ben de varım diyebilecek.
Uzay madenciliğinin geleceği nasıl olacak?
Petrol başta olmak üzere dünyadaki mineral madenlerin bir bölümünün kısa bir süre sonra tükeneceği biliniyor. Bu noktada insanoğlu yeni arayışlara doğru yöneldi ve uzay madenciliği gelişen teknoloji ile birlikte adından söz ettirmeye başladı. Ülkeler ve şirketler günümüzde henüz başlangıç aşamasındaki çalışmalarını geliştirecek gibi görünüyor. Öte yandan yine ülkeler ve şirketler uluslararası rekabetin yanı sıra gelecek vizyonlarını da ortaya koyan programlar açıklıyor. Uzay madenciliğinin yasal altyapısı tam anlamıyla oluşturulduğu takdirde bu alana olan ilgini daha da artacağı düşünülüyor. Uzmanlar uzay madenciliğinin gelecekte katma değer açısından en yüksek iş kolları arasında yer alacağını ifade ediyor.
Madenlerin kalitesi önemli
Uzay madenciliğinin şimdiden büyük bir ekonomiyi içinde barındırdığı aşikâr. Gün geçtikçe bu alana yönelik yapılan yatırımların ve çalışmaların sayısının arttığı görülüyor. Ancak uzay madenciliğinin ülke veya şirket ekonomilerine katkısı şu anda tam olarak öngörülemiyor. Uzmanlara göre çıkarılan madenin kalitesi, gerekli ekipmanlar ve masraflar göz önüne alınmalı.
Yüksek teknolojik ürünler kullanılıyor
Günümüzde popüler iş alanlarından biri olan uzay madenciliği, teknolojik gelişmelerin doğrudan beslediği bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Uzay madenciliği çalışmalarında yüksek teknolojik ürünler kullanılıyor, elde edilen veriler uzmanlar tarafından analiz ediliyor ve uzay madenciliği çalışmalarının temeli atılıyor. Özellikle insansız hava araçlarının uzay madenciliği konusunda çok sık tercih edildiği görülüyor.
Önceki HaberLojistik “akıllı” dönüşüme devam ediyor
Sonraki Haber CTN Group ve Medcem atık ısıdan enerji üretecek
CemenTürk Dergisi
CemenTürk, 2008 yılından itibaren iki ayda bir yayınlanan hazır beton ve çimento sektörüne ait bir sektör dergisidir. AjansGN’nin öncü, yenilikçi ve istikrarlı kimliğiyle sektörel yayıncılığa önemli bir ivme kazandıran CemenTürk, sektörün ortak sesi olmaya devam etmektedir.
Benzer İçerikler
Yorum Yap