“Yurt dışında kurmayı planladığımız terminal ağı yatırımlarımızı takiben stratejik olarak önemli gördüğümüz ülkelerde fabrikalar satın alarak uzun vadede dengeli bir portföy yapısına sahip etkin bir global markaya dönüşmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, grubumuzu sadece çimento üreticisi olarak tanımlamanın sınırlayıcı olabileceğini düşünerek farklı yapı ürünleri alanlarında da yatırım yapma ihtimallerini değerlendiriyoruz.”
Mehmet Ali Ceylan
Medcem Çimento Grubu CEO’su
2023 yılı devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, dünyadaki resesyon, enerji maliyetlerindeki artışlar, kömür gibi hammaddelerde yaşanan sorunlar gibi birçok farklı gündem maddeleri ile devam ediyor. Genel olarak 2023 yılını sektörel olarak değerlendirebilir misiniz? Sizce sektör yılı nasıl geçiriyor?
Sizin de bildiğiniz gibi çimento pek çok açıdan aslında gösterge bir sektör. Hem ağır sanayi sektörü olması itibariyle sanayi ve üretime ilişkin belli ölçüde gösterge niteliği taşıyorken, hem de çimentonun inşaat sektöründe kullanılması gereği aslında inşaat sektörü ve onun alt sektörleri açısından da bir barometre görevi görüyor. Baktığımızda aslında 2023 yılı, geçtiğimiz yıllar ile kıyaslandığında, her ne kadar zorlukları olsa da çimento sektörü için kötünün iyisi bir yıl olarak kayıtlara geçebilir. 2022 oldukça zor bir seneydi. Özellikle Ukrayna-Rusya arasındaki savaşın enerji fiyatlarında yaratmış olduğu ani ve kontrolsüz yükselişler sektörü derinden etkiledi. Çimentonun enerji yoğun bir sektör olarak düşünüldüğünde, kömür fiyatları ve elektrik fiyatlarındaki yükselişler çimento üretim maliyetlerini ciddi şekilde yükseltmişti. 2023 yılı bu etkilerin kısmen azaldığı bir yıl oldu. Ancak bu yıl da enflasyonun etkileri derinden hissedildi.
Diğer taraftan her ne kadar dünyada faizler yüksek seyrediyor ve yatırımlar kısmen beklenenin altında gidiyor olsa bile, yine de çimento sektörüne olan talep anlamında kötü olmayan bir seneyi geride bırakacağımızı düşünüyorum. 2024 yılı ise bu anlamda biraz daha zorlu bir yıl olacak gibi duruyor.
Ve tabi 2023 yılı, aslında bir süredir gündemimizde olan ve önümüzdeki yıllarda daha da fazla gündemimizde olacak olan sürdürülebilirlik konularını biraz daha derinden hissettiğimiz bir yıl oldu. Çimento sektörü, üretim yapısı itibariyle her ne kadar çok geleneksel ve üretim metodolojileri çok uzun yıllardır değişmemiş bir sektör olarak değerlendirilse de, aslında bunun değişmek zorunda kalacağı bir döneme doğru giriyoruz. Özellikle karbondioksit ayak izi merkezinde oluşan düzenlemeler ve bu düzenlemelerin ülkemize yansımalarını birlikte ele aldığımızda, sektörün büyük bir değişim içerisine girmek zorunda kalacağını söylemek hiç de zor değil. Buna ilişkin olarak da aslında tüm oyuncuların kendi gündemlerini ve ajandalarını bu zorlu değişime hazırlama gayretinde olduğu bir yıl geçiriyoruz.
Medcem Çimento, sektörün lider kuruluşlarından biri olarak çevresel etkiler ve iklim değişikliği konusunda da yatırımlarını sürdürüyor. Sürdürülebilirlik, atık yönetimi, enerji vb. konularda yaptığınız çalışmalar dikkat çekiyor. Medcem Çimento geleceğe nasıl hazırlanıyor?
Biz, Medcem Çimento Grubu olarak yeni bir stratejik plan oluşturuyoruz ve bu stratejik planın altyapısını oluşturacak eylem planlarımızı belirliyoruz. Sürdürebilirlik çalışmalarımızı, sadece karbondioksit ayak izimizi azaltma özelinde değil, su kullanım ayak izinden diğer zararlı gazlara kadar bütüncül bir bakış açısıyla ele alıyor ve bunlara yönelik eylem planlarımızı geliştiriyoruz. Yenilenebilir enerji üzerinde odaklandığımız bir alan. Yenilenebilir enerjide şu ana kadar 20 MW’lık güneş enerjisi santralı kurulumu yaptık. Ayrıca bir 20 MW’lık güneş enerjisi santrali daha kurma planımız var. Bununla birlikte, 40 MW’lık rüzgâr enerji santrali kurulumu yapmak üzere çalışmalarımız devam ediyor. Bahse konu tesisler ile fabrikamızın elektrik ihtiyacını belli ölçüde karşılamayı hedefliyoruz. Buna ek olarak ikinci hat kurulumunu gerçekleştirirken yaptığımız bir atık ısı yatırımımız var. İlk atık ısı tesisimiz zaten faal durumda. Enerji verimliliği bizim ana konularımızdan bir tanesi. Şirket içerisinde enerjiden tasarruf edebileceğimiz her alan bizim için değerli.
Alternatif yakıt kullanarak kömür tüketimimizi azaltmak yine üzerinde çalıştığımız bir konu. Önümüzdeki yıl ilk çeyreğinde atık yakma tesisimizi devreye alacağız. Bir yandan da yakılabilir organik, inorganik atık tedariği konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Diğer taraftan katkılı çimento ürün gamımızı çeşitlendirmeye çalışıyoruz. Aslında terzi işi, müşterilerimizin ihtiyacı olabilecek ve karbondioksit ayak izi düşük ürünler üretme planlarımız var. Lojistik alanında da çalışmalarımız sürüyor. Fabrikada kullandığımız iş makineleri ve kamyonlarımızın elektrik ile çalışır hale getirmek için bir şirketle görüşmelere başlamış durumdayız.
Özellikle karbon tutma sistemlerine ilişkin olarak gelişen teknolojileri takip ediyoruz. Söz konusu teknolojiler belli bir noktaya geldikten sonra, söz konusu teknolojilere de yatırım yapmayı planlıyoruz. Dünyadaki gelişmeleri takip ediyoruz. Uluslararası büyük çimento grupları ile yakın temas içerisindeyiz. Onlara teknik ziyaretler ve kendileriyle belli ölçüde know-how paylaşımı için görüşmeler yapıyoruz. Önümüzdeki yıl Ar-Ge merkezimizi de kuracağız. Bu merkezle birlikte, karbondioksit ayak izi düşük ancak dayanımları yüksek farklı tipte çimentolar üreterek sektörde sürdürülebilirlik alanında öncü bir şirket haline gelmeyi hedefliyoruz.
Sizce önümüzdeki yıllarda çimento sektörünün yeşil dönüşümü alanında hangi başlıklar öne çıkacak? Siz bu alandaki çalışmalarınızı nasıl şekillendiriyorsunuz?
Yeşil çimento olarak tabir edilen karbon ayak izi düşük çimento üretiminde yapılabilecekler aslında çok belirgin. Bunlar, enerji verimliliği sağlamak, elektriği yenilebilir kaynaklardan temin etmek, alternatif yakıtlardan enerji elde etmek ve klinker kullanımını azaltmak üzere çeşitli katkılı çimento üretimine geçmek. Fakat bunların yanında, klinker üretim prosesindeki kimyasal reaksiyonlar esnasında oluşan bir karbon salınımı var ki, bunu ortadan kaldırmak mümkün değil. Bu nedenle karbon tutma, depolama ve kullanımına ilişkin teknolojiler ileride daha ön plana çıkacak. Şu anda söz konusu teknolojiler henüz ekonomik olarak rantabl durumda değil. Ancak, zaman içerisinde bu teknolojilerin de gerek mevzuatların zorlamasıyla gerekse teknolojik ilerlemeye paralel daha ekonomik hale gelmeleri ile yaygınlaşması muhtemel. Biz de bu alandaki farklı teknolojileri takip ediyoruz. Kendi fabrikamızda karbon yakalama haricinde kalan diğer tüm alanlarda aktif bir şekilde çalışıyoruz. Yenilebilir enerjiden, katkılı çimentolara, alternatif yakıt kullanımından enerji verimliliğine pek çok alanda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Halihazırda üretim kapasitemizin %90’ını ihraç eder pozisyonundayız. İkinci hatla birlikte de bu durum değişmeyecek. Dolayısıyla dünyanın tek lokasyondan ihracat yapan en büyük fabrikası unvanını elde etmiş olacağız.
Türk çimento sektörünün fark yarattığı imkânlardan biri de ihracat. Bu alanda farklı firmaların ciddi oranda başarıları söz konusu. Siz de Medcem Çimento olarak uluslararası çimento sektörünü domine eden firmalardan birisiniz. Bu alandaki başarınızı neye borçlusunuz? Türk çimento sektörünü önemli ölçüde etkileyecek kapasite artırımı yatırımınız bulunuyor. Son gelişmeler ve depremden sonra bu yatırım özelindeki güncel durumu öğrenebilir miyiz? Nasıl bir süreç izleyeceksiniz?
Medcem Çimento aslında ihracat yapmak üzere tasarlanmış olan bir fabrika. Fabrikamıza 13 kilometre mesafede kendimize ait bir limanımız var. Söz konusu limanı sadece çimento ve klinker ihracatı için kullanıyoruz. Şu anda devam eden ve birkaç ay içerisinde devreye alacağımız ikinci hattımız ile birlikte 7,5 milyon ton gibi bir üretim kapasitesine ulaşacağız. Halihazırda üretim kapasitemizin %90’ını ihraç eder pozisyonundayız. İkinci hatla birlikte de bu durum değişmeyecek. Dolayısıyla dünyanın tek lokasyondan ihracat yapan en büyük fabrikası unvanını elde etmiş olacağız. Fabrikamızda pek çok ihracat pazarındaki müşterilerimizin taleplerine uygun farklı tipteki ürünleri üretme tecrübesine sahibiz. Bu anlamda esnekliğimiz yüksek. Katma değeri yüksek ürünler üretmek bizim genetiğimizde olan bir özellik.
İkinci hattımız ile birlikte ortaya çıkacak kapasite artışını bir kısmını yurt dışında kurma aşamasında olduğumuz terminallerimiz üzerinden doğrudan satma amacı taşıyoruz. Şu anda İngiltere’de devam eden bir yatırımımız var. Londra’ya yakın bir bölgede. Aynı zamanda İskoçya’da bir yatırımımız başlıyor. Liverpool’da da bir yatırım planlıyoruz. Bunun yanında Avrupa’da iki ayrı lokasyonda terminallerimiz önümüzdeki sene faaliyete geçecek. Amerika’da da bir lokasyonda sözleşme aşamasına gelmiş durumdayız. Önümüzdeki yıl inşaatı devam ve hatta bir kısmı da devreye alınmış toplam 6 adet terminalimizin olmasını hedefliyoruz. Halihazırda Kamerun ve Tunus’da da birer değirmenimiz var. Bahsetmiş olduğum terminallerle birlikte kabaca toplam kapasitemizin %20’sini kendi tesislerimiz üzerinden satmayı planlıyoruz. Şu an bu lokasyonlara odaklandık ama bunların ardından ikinci tur terminal yatırımlarımız da gelecek.
Dijitalleşme ve dijital dönüşüm de sektörün gündem maddeleri arasında ön sıralarda yer alıyor. Siz de bu alanda ciddi ve önemli çalışmalara imza atıyorsunuz. Medcem Çimento nasıl dijitalleşiyor? Öne çıkan proje ve çalışmalarınız nelerdir?
Diğer önemli bir gündem maddemiz de dijitalleşme. Fabrikamızdaki üretimden, tedariğe, IK’dan ISG’ye, bakımdan mali işlere kadar bütün süreçlerde dijitalleşmeye çok büyük önem veriyoruz. Dijitalleşme için ayrı bir eylem planımız var. Çok bilindik bir ERP programı kullanıyoruz ve bu da bize ciddi bir veri tabanı oluşturuyor. Ancak, veri analitiği konusunda bazı eksiklerimiz var. E-tedarik ile tüm satın alma süreçlerimizin dijitalleşmesi, dijital IK uygulamasına geçerek performans yönetimi de dahil olmak üzere tüm IK süreçlerinin dijital takibi, ISG süreçlerinin dijitalleştirilmesi, bakım süreçlerinde dijitalleşme, tüm mali evrakların robotik süreçlerle sisteme işlenmesi, e-doküman yönetimi, kalite süreçlerinin dijital takibi ve yurt dışı şirketlerimizde de aynı ERP programını kullanarak konsolide çalışmaların kolaylıkla yapılması gibi pek çok alanda çalışmalarımız devam ediyor. Tüm iş süreçlerimizde mümkün olduğunca insan girdisinden uzak ve doğrudan kontrol noktalarından veri çekilerek elde edilecek raporlarla verimliliğimizi en iyi şekilde ölçmeyi planlıyoruz. Ayrıca, üretim süreçlerindeki proses optimizasyonunu sağlamak üzere çeşitli yazılım geliştirici firmalarla görüşmelere başladık. Siber güvenlik ise bir diğer odaklandığımız alan.
2023 yılı ve de devamı için genel hedeflerinizden bahseder misiniz? Medcem Çimento Grubu içerisinde son dönemde olan değişikler ve vizyon değişiminden de bahseder misiniz?
Yurt dışında kurmayı planladığımız terminal ağı yatırımlarımızı takiben stratejik olarak önemli gördüğümüz ülkelerde fabrikalar satın alarak uzun vadede dengeli bir portföy yapısına sahip etkin bir global markaya dönüşmeyi hedefliyoruz. Orta ve uzun vadede hedefimiz uluslararası alanda faaliyet gösteren bir yapı ürünleri grubu haline dönüşebilmek. İlerleyen yıllarda satın almalarla büyüyebiliriz. Bunun için başta yurt dışındakiler olmak üzere, tüm alım fırsatlarını an be an takip ediyoruz. Ayrıca, grubumuzu sadece çimento üreticisi olarak tanımlamanın sınırlayıcı olabileceğini düşünerek farklı yapı ürünleri alanlarında da yatırım yapma ihtimallerini değerlendiriyoruz.
Fabrikamızdaki üretimden, tedariğe, IK’dan ISG’ye, bakımdan mali işlere kadar bütün süreçlerde dijitalleşmeye çok büyük önem veriyoruz. Dijitalleşme için ayrı bir eylem planımız var.
Son olarak bu yılın başında yaşadığımız ve hepimizi derin üzüntüye boğan bir deprem oldu. Bu depremde yaşanan bir yıkım yıkımdan sonra bir yeniden kurulum sürecini oluyor. Bu durum çimento sektörünü nasıl etkiliyor?
Maalesef bu yıl içerisinde yaşanmış olan depremler hepimizi yasa boğdu. Kayıplarımızın yerini doldurmak mümkün değil. Ama her ne kadar derinden sarsılsak da diğer taraftan hayat devam ediyor, etmeli. Bu çerçevede doğal olarak depremden etkilenen bölgelerin yeniden yapılandırılması ihtiyacı var. Şu anda bizim gözlemlediğimiz kadarıyla bölgede ciddi bir yeniden yapılandırma hareketliliği var. Tabii bu inşaat hareketliliğinin yaratmış olduğu bir çimento talebi de var. Ancak, bu kadar geniş bir bölgede yürütülen yeniden yapılandırma faaliyetleri oldukça zorlu. Zira böylesi hummalı bir yeniden yapılandırma birçok organizasyonel zorluğu da beraberinde getiriyor. Bir yapı inşa etmek sadece çimentoya erişmekle mümkün olmuyor. Yeterli sayıda araç, ekipman, beton tesisi ve inşaat demiri başta olmak üzere pek çok farklı malzemenin zamanında tedarik edilmesi ihtiyacı var. Ayrıca nitelikli işgücünü temin etmek de bir o kadar zor. Bu nedenle çimento talebi bana göre biraz daha zamana yayılı bir şekilde etkisini gösterecektir. Diğer taraftan, bölgede artan çimento talebinin bizim operasyonlarımıza bir etkisi olmadı. Zira fabrikamız deprem bölgelerinden uzak bir konumda. Ayrıca, ağırlıklı olarak ihracat yapan bir şirketiz. Ancak, bu kapsamda ileride üzerimize düşen bir görev olursa da, sorumluluktan kaçmayız.