Röportajımıza sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?
Koç Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdikten sonra, 2004’te çalışma hayatıma AR-GE Danışmanlık’ta Yönetim Danışmanı olarak başladım. Eylül ayında 10. Yılımı doldurduğum Batı Anadolu Grubunda İcra Kurulu Üyesi olarak çalışıyorum. Tüm ekip arkadaşlarımızla birlikte sosyal sanayicilik yapan ve bu topraklardan aldıklarını bu topraklara veren Batı Anadolu Grubu’nu ülkeye faydalı ve çalışması keyifli bir yer haline getirmeye çalışıyoruz.
Üretim kapasiteniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Batıçim’in yıllık klinker üretim kapasitesi 1.400.000 ton, çimento üretim kapasitesi ise 1.800.000 ton. Batısöke’nin yıllık klinker üretim kapasitesi 2.400.000 ton, çimento üretim kapasitesi ise 2.750.000 ton.
Batıbeton İzmir, Manisa, Aydın, Balıkesir, Muğla ve Denizli ili ve ilçelerindeki toplamda 23’e ulaşan hazır beton tesisiyle üretim yaparak bölge ekonomisine ve istihdama önemli katkı sağlamaktadır. 2500 m3/saat kurulu yıllık kapasitesi ile üretim yapan güncel teknolojiye sahip beton santrallerimiz bulunmaktadır.
Batıenerji tamamı yenilenebilir kaynaklardan 150 milyon kWh/yıl elektrik enerjisi üreterek, 81 ilde 3000 aboneye elektrik enerjisi; Batıliman ise 10 milyon ton/yıl elleçleme hizmeti sunmaktadır.
Hem Türkiye hem küresel açıdan günümüz çimento sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genel olarak değerlendirirsek Türkiye’de özellikle kentsel dönüşüm süreci, yeni uydu kentlerin yaşama geçmesi ve ulaşım ağında hayata geçecek projelerle birlikte önümüzdeki 5-10 yıllık süreç içerisinde sektördeki büyümenin Türkiye’deki ekonomik büyümenin üzerinde olacağını düşünüyoruz.
Küresel olarak ise her yıl yüzde 2-3 bandında büyüyen sektörün arz talep dengesinin 2018’den önce kurulamayacağını; dolayısıyla bir süre daha arz fazlasının devam edeceğini düşünüyoruz.
2016 için koyduğunuz hedeflere ulaşıldı mı? 2017 için öngörüleriniz nelerdir?
2016 yılı için +-%10 marj hedefimize ulaştık.
2013 – 2017 yılları arasında yapılan, yapılmakta olan ve devam eden yatırımlarımızın tutarı ise 1 milyar TL. hali hazırda Bornova-İZMİR ve Söke-AYDIN olmak üzere iki noktada klinker ve çimento üretimi gerçekleştiriyoruz. Üretimimizi de hem iç hem de dış piyasalara satıyoruz.
Söke fabrikamıza ilave olarak günlük 5500 ton kapasiteli ikinci üretim hattının yatırımı sürüyor. Bu hattın tamamlanmasıyla toplam klinker üretim kapasitesi yılda 2.400.000 ton seviyesine ulaşacak.
Kuruluşumuzdan bu yana ağırlıklı olarak Avrupa’ya ihracat yapıyoruz fakat önümüzdeki yıllar için Afrika ve Güney Amerika kıtaları hedeflediğimiz bölgeler arasında yer alıyor.
Batıliman’ın yapılmakta olan 45 milyon TL’lik iskele uzatma, genişletme ve depo yatırımı ile 186 m olan gemi uzunluğu 290 m’ye, 750 m olan toplam yanaşma yeri 918 m’ye, toplam yıllık elleçleme kapasitesi ise 6 milyon tondan 10 milyon tona çıkacak.
2017 yılının ekonomik anlamda zor geçeceğini düşünmekle beraber son dönemde gerçekleştirdiğimiz yatırımların meyvelerini 2017 sonrasında toplamaya başlayacağımızı düşünüyoruz.
Batıçim fabrikanızda borlu çimento üretimini gerçekleştiriyorsunuz. Bor katkılı çimentonun hem çok daha güvenli ve dayanıklı, hem de daha çevreci olduğunu vurgulayarak, borlu çimentonun gelecekte ülke ekonomisine büyük katkılar sağlayacağına dikkat çekiyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Borlu çimento Türkiye açısından stratejik bir ürün. Borlu çimentonun uygulama esnasında açığa çıkardığı ısı, su ve gaz geçirgenliğinin düşük, kimyasallara karşı da geçirimsiz olması sayesinde, yapı ve inşaat alanında önemli uygulama alanlarına sahip olabileceğini düşünüyoruz.
Uygulama esnasında açığa çıkardığı ısının düşük olması özellikle kütle betonlarında soğutma ihtiyacını önemli oranda azaltmaktadır. Bu artısı ve uzun yıllar dayanımından dolayı özellikle baraj gövdelerinin imalında tercih edilecek çimentodur. Ayrıca viyadük, tünel, köprü inşaatları, beton yollar, rıhtım ve sahil betonları en ideal uygulama alanlarıdır. Hastanelerin röntgen odalarında ve atık depolama alanlarında ise radyasyon kalkanı olarak güvenlik sağlamaktadır. Bir nükleer santralin güvenli standartlara sahip olması için de en ideal çimentodur.
Bunlara ek olarak borlu çimentodan üretilen betonun uzun yaşlarda normal betona kıyasla kırılması veya deforme olması daha zordur, bu sayede yüksek binaların inşası için çok uygundur.
Bor atıklarının değerlendirilmesi ile hem borlu hem de normal çimento üretilebiliyor. Böylelikle bir yandan atık hammaddelerin kullanılmasıyla düşük maliyetli çimento üretilebilir, diğer yandan da atıkların bir sanayi ürününe dönüştürülmesi ile ülke ekonomisine katkıda bulunulabilir.
Bunlara ek olarak borlu çimento üretiminde, atmosfere salınan karbondioksit miktarı yüzde 25-30 oranında düşüktür.
Son zamanlarda “Beton Yollar” ile ilgili projeler hız kazanmakta ve proje çalışmaları, saha analizleri yapılmakta. Beton yollar hakkında fikir ve görüşleriniz nelerdir?
Beton yollar alternatif yollara göre daha yüksek dayanıma ve taşıma kapasitesine sahip, sürdürülebilir bir çözüm. Alternatif yolların bakımı ortalama 3. yıldan sonra yapılırken; tüm mevsim şartlarında ve ağır trafik yük altında bile beton yollar 15. yıldan sonra bakımonarıma ihtiyaç duymaya başlıyor. Üstelik alternatif yollara 5 yılda yolun yapım maliyeti kadar bakım-onarım harcaması yapılıyor. En fazla 20 yıllık ömrü olan alternatif yolların yanında beton yolların hizmet süreleri 50 yıla kadar çıkabiliyor. Neticede beton yolların ömürleri alternatif yolların birkaç katı fazla oluyor.
Uzun ömürlü olması ve mali avantajlarının yanı sıra bir diğer önemli konu da beton yolu tercih ettiğimizde, çimento üretiminde üst sıralarda bulunan Türkiye’nin öz kaynaklarından faydalanabilmemizdir. Asfalt yolların hammaddesi ise petrol ürünüdür, petrolü ancak başka ülkelerden temin edebiliyoruz.
Dolayısıyla ülke ekonomisinin en önemli göstergelerinden biri olan cari açığın azalmasına katkı sağlayacak başlıca çözümlerden biri beton yollara yönelmektir.
Ayrıca beton yolların yapım maliyeti geçmişte alternatiflerine göre yüksekti, fakat zaman içerisinde dünyada da yapım tekniğinin gelişmesiyle maliyetler düştü, buna rağmen pahalı algısı yıkılmadı. Bunun arkasındaki temel neden tanıtımdaki eksikliktir. Netice olarak bugün asıl üzerinde durulması gereken beton yolun tanıtımıdır.
Türkiye’de özellikle son yıllarda, çimento fabrikaları “Alternatif Yakıt” kullanımı noktasında yatırım yapmakta. Batıçim olarak yapmış olduğunuz çalışma ve yatırım planlamanızı okurlarımızla paylaşır mısınız?
Batı Anadolu Grubu olarak sanayinin olmazsa olmazı “sürekli iyileştirme ve devamlı gelişme” ilkeleri doğrultusunda Batıçim ve Batısöke çimento fabrikalarımızda çevre ve enerji verimliliği yatırımlarımızı arttırarak sürdürmekteyiz.
Geçmiş yıllarda Hazır beton imalatlarında genellikle “CEM I 42,5 R” sınıfı çimento kullanılırken, özellikle son beş yılda yeni ürün ve ürün geliştirme çalışmaları sonucu ile “CEMII/B-M(L-W)42,5 R” kullanımına geçilmiştir. Çimento fabrikalarımızda üretilen çimento içerisindeki katkının klinkere ikame oranı sürekli artmaktadır. Katkı oranının artması birim çimento içerisine konulan klinkerin azalması ve birim çimento üretiminden kaynaklı olarak salınan karbon miktarının düşürülmesi demektir. Klinker ve çimento üretimi sırasında harcanan enerji oranı da üretim proseslerimizin daha verimli ve çevreci olması için gerçekleştirdiğimiz modernizasyon çalışmaları sayesinde sürekli düşüş gösteren bir eğilimde ilerlemektedir. Klinker üretimi ve enerji tüketimi gibi sektörümüz için büyük önemde sahip iyileştirmeleri hayata geçirmenin çevreyi korumak adına atılmış önemli adımlar olduğunu düşünüyoruz.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yürüttüğümüz işbirliği çerçevesinde İZSU’ya ait Çiğli Atık Su Arıtma Tesisinde oluşan kurutulmuş arıtma çamurlarını ek yakıt olarak kullanarak fabrikamızda bertarafını gerçekleştiriyoruz. Bu sayede temel girdilerimizden biri olan kömür tüketimimiz azalırken ekonomiye katkı sağlıyoruz. Doğal kaynak tüketiminin azalmasına bağlı olarak karbon salınımını da düşürüyoruz.
Çevresel sürdürülebilirliği hedef edinmiş firmamız bu anlayış doğrultusunda Avrupa Birliği destekli “İş Dünyası İçin Çevresel Ayak İzi” projesinde pilot şirket olarak yer alıyor. Ege Orman Vakfı, Hayat Boyu Öğrenme Mesleki Eğitim ve Geliştirme Derneği ve İngiltere merkezli The Carbon Trust ile ortaklaşa yürütülecek proje kapsamında karbon ayak izi hesaplamaları ve EkoEtiketleme sistemi standartlar kapsamında yürütülecek.
Bütçesi 175 bin 739 Euro olan ve 12 ay sürecek projede Türkiye’de üretilen özellikle ihracata yönelik ürünler için çevresel ayak izinin oluşturulması, belgelendirilmesi ve buna ilişkin ürün etiketlerinin hazırlanması konusunda AB’ye üye ülkelerde yapılan çalışmalar ve iyi uygulama örnekleri aktarılacak.
“Alternatif Yakıt” kullanımında en fazla karşılaşılan sorunlar nelerdir? Batıçim olarak bu konudaki deneyimlerinizi paylaşabilir misiniz?
Karşılaşılan en önemli sorun arzu edilen miktarda uygun yakıtın bulunamamasıdır.
Bir atığın alternatif yakıt olarak addedilebilmesi için öncelikli olarak tesisin kullandığı yakıt standartlarını karşılıyor olması gerekmektedir. Bir atığın bizim kullandığımız yakıtı ikame edebilmesi için temelde aradığımız özellikler kalorifik değeri, nem içeriği ve atık tedarikinin sürekliliğidir. Küçük montanlı atıklarda kalori ve nem atıklar temel kabul kriterimizken büyük montanlı atıklarda bu üç hususa da önem vermekteyiz.
Fırın atık ile beslenmeye başladığı zaman, yeni gelen yakıta reaksiyon vererek yapısında bazı değişiklikler yapar, ardından bu kondisyonunu korumak ister. Ancak sürekli yakıt değişimi yani alternatif yakıtın verilip kesilmesi sonucu oluşan yakıttaki dalgalanma fırının rejimini bozar ve üretim kalitesini olumsuz etkiler. Bozulan rejim refrakterlere zarar verir ve refrakterlerin ömrünü önemli ölçüde kısaltır. Öncelikli hedefi belirli kalite standartlarında klinker üretimi olan bir fırında bu istenen bir durum değildir.
Bölgemize baktığımızda önemli sanayi tesisleri bulunmaktadır. Bu tesislerden çıkan ve bizim tesisimize atık göndermek isteyen sanayi tesislerine ve atıkları yakıt olarak işleyebilen tesislerden bize gelen reel taleplere baktığımızda oluşan atık miktarının henüz bizim istediğimiz miktarları karşılamadığını; çok küçük bir miktarına tekabül ettiğini görmekteyiz. Önümüzdeki dönemde bize ulaşan atık miktarının artacağına ve istediğimiz oranlara ulaşacağımızı düşünüyoruz.
Çevre mevzuatı uygulamasının günden güne iyileşmesi, sanayide atık bilincinin artması ve atıkların bir değer olarak görülerek yakıt olarak işlenmesiyle tedarikinin artması; önümüzdeki dönemde sorunlarımızın üstesinden geleceğimize işaret etmektedir.
Sürdürülebilirlilik genel başlığı altında iklim ve çevre alt başlığını konuşacak olursak; emisyonların azaltılması (CO
2
salınımı, toz ve gaz emisyonlarının azaltılması), alternatif yakıt ve hammadde kullanımının arttırılması, enerji verimliliğinin sağlanması, atıklar, Biyoçeşitlilik, Su yönetimi konularında, mevcut çalışmalarınızın üstüne gelecek hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Sürdürülebilirlik, çevre politikalarının ve faaliyetlerinin en temel unsurlarından biri. Dolayısıyla biz de attığımız her adımda sürdürülebilirlik kavramını ön planda tutuyoruz.
Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olan AB ülkelerinde, yapı ürünleri gibi bazı sektörlerde çevresel ürün etiketleri uygulamaları şimdiden zorunlu hale gelmeye başladı. Türkiye’de üretilen ürünlerde de ekoetiketler giderek daha fazla yer almaya başlayacak. Tesisimizde karbon salınımıyla ilgili çalışmalarımızla ürettiğimiz her ürün başına düşen karbon miktarını ambalajlarımızda beyan edecek ve ileriki dönemlerde bu miktarı azaltacak iyileştirmeler yapacağız. Alternatif yakıt ve hammadde kullanmak, aldığımız atık miktarını artırmak, tükettiğimiz yakıtı azaltmak, klinkeri katkılar ile ikame etmek ve enerji verimliliği sağlamak üzere prosesleri iyileştirmek karbon salınımını azaltmak konusunda tesisimizde uygulayabileceğimiz önemli başlıklardandır.
Gerçekleştirdiğimiz tüm bu yatırımlar ve “İş Dünyası İçin Çevresel Ayak İzi” pilot şirketlerinden biri olarak, ürünlerimizin karbon emisyonlarını ve su kullanımını azaltmak için kurulacak ekoetiketleme sistemi ile çevre ve doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunarak örnek olmayı amaçlıyoruz. Yürüttüğümüz çevreci politikalar ve sunduğumuz çevreci ürünler ile bu bilincin gelişmesine katkıda bulunduğumuzu düşünüyoruz.
Çimento fabrikalarında enerji tasarrufu noktasına bakıldığında sadece alternatif yakıt kullanımının değil yardımcı gruplar ile desteklenerek güçlü bir tasarruf elde edildiğini görmekteyiz. Otomasyon ve enerji verimliliğini denetleyen uygulamalar ile doğru orantılı bir tasarruf elde edilmekte olduğunu görmekteyiz. Batıçim olarak yapmış olduğunuz planlama ve çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Çevreyi koruma sorumluluğumuz doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz faaliyetler arasında; çimento fabrikalarında uluslararası standartlara uygun biçimde gerçekleştirilen klinker ve çimento üretimi sırasında oluşan atıkların kaynağında azaltıl ması ve mümkün olan her durumda bu atıkların geri dönüştürülerek, ekonomiye tekrar kazandırılması yer alıyor.
Atık ısıdan enerji geri kazanım tesisimiz sayesinde elektrik tüketiminde önemli ölçüde tasarruf sağlıyoruz. Ayrıca döner fırınlarda tehlikeli atıkların bertaraf edilmesiyle her ay yüzlerce ağacın dikimine eşdeğer sera gazı salınımı engelleniyor ve tüm bu işlemler sırasında minimum emisyon oluşturulurken bu emisyonlar Çevre Bakanlığı’nca sürekli olarak izlenerek kayıt altına alınıyor.
Bunlara ek olarak BATIÇİM ve BATISÖKE, kullandıkları maden sahalarını faaliyet bitiminde rehabilite ederek, bitki ve canlı yaşamına tekrar olanak sağlıyor. Bu çalışmaları sonucunda 2015 yılı itibariyle yaklaşık 44,5 hektar alanda, 16,5 km’lik kademe uzunluğuna sahip Belkahve Bölgesi’nde bulunan kalker ocaklarındaki basamaklarda gerçekleştirdiği rehabilitasyon çalışmalarıyla dikilen fidan sayısı ise yaklaşık 46 bindir.
Sosyal sorumluluk çalışmalarınız var mı? Okurlarımıza varsa yapmış olduğunuz çalışmaları aktarmanızı rica ediyoruz.
Batı Anadolu Grubu’nun 50. kuruluş yıldönümü kapsamında gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk projesi “İyi Pazarlar” ile hem yetişkinlerin, hem de gelişme çağındaki çocukların kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürdürmeleri için yeterli ve dengeli beslenme, düzenli egzersiz yapma alışkanlığı geliştirmelerine katkıda bulunmayı amaçladık.
T.C. Sağlık Bakanlığı İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nün de desteklediği İyi Pazarlar projesi kapsamında Ege’nin 20’yi aşkın geleneksel pazarına, gezici bir araçla yıl boyunca 75 ziyaret gerçekleştirerek; diyetisyen sohbetleri, vücut analizleri, bilgilendirici yayınlar ve ödüllü eğlenceli aktiviteler içeren projede 7’den 77’ye halkımıza doğrudan temas ettik. Ziyaretlerimiz neticesinde yaklaşık 30 bin kişiye ulaştık. Pazarlarda gördüğümüz ilgi ve aldığımız güzel tepkiler karşısında projenin başarısını görmekten gurur ve mutluluk duyuyoruz. Projeyi önümüzdeki yıllarda da sürdürmeyi arzu ediyoruz.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izin ve destekleriyle 1984 yılından bu yana Prof. Dr. Orhan Bingöl tarafından gerçekleştirilen Magnesia Antik Kenti’nin arkeolojik kazılarına 20 yıldır katkıda bulunuyoruz. Magnesia Antik Kenti, kombine bilet sisteminin kullanıldığı 30 bin kişilik stadyumu ve dönemin inşaat tekniğini anlatan tiyatrosu ile Batı Anadolu bölgesinin en önemli antik kentlerinden biri olarak biliniyor.
Diğer bir sosyal sorumluluk projemiz de Batıçim ile Ege Üniversitesi arasında imzalanan üniversite sanayi işbirliği protokolü çerçevesinde 2013 yılından bu yana Batı Anadolu Grubu olarak çalışanlarımıza özel gerçekleştiridğimiz Kurum İçi İşletme Yönetimi (MBA) Programı. Bu yılki mezunlarla birikte MBA sertifikası alan çalışanların sayısı 39’a ulaştı.
Ayrıca Batıçim ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi arasında imzalanan protokol ile Batıçim Bornova Çimento Fabrikasındaki bitkisel perdelemenin iyileştirilmesine yönelik 10 farklı türde toplam 1.000 ağaç dikildi.
Önceki HaberEkonomi Bakanı Sayın Nihat ZEYBEKCİ:
CemenTürk Dergisi
CemenTürk, 2008 yılından itibaren iki ayda bir yayınlanan hazır beton ve çimento sektörüne ait bir sektör dergisidir. AjansGN’nin öncü, yenilikçi ve istikrarlı kimliğiyle sektörel yayıncılığa önemli bir ivme kazandıran CemenTürk, sektörün ortak sesi olmaya devam etmektedir.
Benzer İçerikler
Yorum Yap