Birçok sosyal projede imzası var Prof. Dr. Yasemin Açık’ın. Bununla da kalmadı vefa borcunu ödemek adına doğduğu şehre 250 milyon dolar değerinde bir çimento fabrikası kurdu. Prof. Dr. Yasemin Açık ile Seza Çimento’nun kuruluşundan bugüne kadarki sürecini ve gelecek beklentilerini konuştuk.
Seza Çimento’nun kuruluşundan bugüne geliş 
süreci ile ilgili kısaca bahseder misiniz? Mevcut 
tesisinizin kapasitesi nedir? Ciro, çalışan sayısı, 
sektördeki konumunuz nelerdir?
Seza Çimento, bölgesel kalkınma ve bölgeler arası gelişmişlik seviyesinin azaltılmasına katkı sağlamak amacıyla 2011 yılında çimento fabrikası kurma fikri sonucunda doğdu. Fizibilite çalışmaları, arazinin bulunması, hammadde ve tüm izin süreçlerinin sonunda, 2014 yılının Şubat ayında ilk kazmayı vurduk. Altyapı hazırlıklarımızın tamamlanmasının ardından ise 2016 yılının Mart ayında ilk üretimimizi yaptık.
Hammadde ocaklarının tam içinde kurulu fabrikamız, Elazığ İli Baskil İlçesi sınırları içerisinde, 832 bin metrekaresi açık, 55 bin metrekaresi kapalı olmak üzere 887 bin metrekare alana sahip. 250 milyon dolarlık yatırımla kurduğumuz bu fabrikada, günde 7.500 ton çimento üretiyoruz. Toplamda 500 kişiye istihdam sağlayan fabrikamız; yıllık yaklaşık 2.3 milyon ton çimento üretimine imza atıyor. Aileleriyle beraber düşündüğümüzde bölgede yaklaşık 5 bin kişinin hayatına dokunuyoruz. Ayrıca, bize büyük bir avantaj sağlayacak şekilde, fabrikamızın kendisine ait 3 hat demiryolu bulunuyor. Enerji için de kendimize ait 2 şalt sahamız var. Konumu, pazarlara ulaşım mesafesi ve altyapı imkanları, burayı seçmemizde önemli bir rol oynadı. Hâlihazırda fabrikamızın bulunduğu bölgede, üretim kapasitemiz ve ürün kalitemiz ile tüm illere hizmet verebilme imkanına sahibiz.
En merak edilen konulardan birisi de bir kadın yatırımcı 
olarak neden çimento fabrikası kurduğunuz. 
Neler söyleyeceksiniz?
Yaklaşık 25 yıl akademik ve sivil toplum çalışmalarımın yanı sıra enerji, inşaat, akaryakıt, medya ve turizm gibi sektörlerde faaliyet gösteren aile şirketlerimizde çalıştım. Ancak hayalim her zaman, baştan sona bana ait, benim planlayıp uyguladığım bir projeyi hayata geçirmekti. Bu proje de öyle bir iş olmalıydı ki; hem bölgeler arası gelişmişlik farkının azaltılmasına ve bölgesel kalkınmanın sağlanmasına, hem ait olma ve sahip çıkma duygularını geliştirerek toplumsal barışın gelişmesine katkı sağlamalı, hem de iş dünyasının bu bölgelere yatırım yapmasını özendirecek bir sosyal sorumluluk projesi niteliğinde olmalıydı. Ayrıca, istihdam yaratmakla kalmayıp, pek çok insanın hayatına da dokunabilmeliydi. Tüm bunlar bir araya geldiğinde sanayiye yatırım yapmak en doğrusuydu. Kuruluş aşaması zorluydu ve bilfiil başında durmak, takip etmek gerekiyordu. Bu nedenle üniversiteden 3 yıl ücretsiz izin aldım ve inşaatın her aşamasında, gece gündüz demeden şantiyede bulundum. Sonuçta da çimento sektörüne yatırım yapmış bildiğim kadarıyla tek kadın girişimci olarak, bu sektöre girmiş oldum. Fabrikaya daha yoğun emek harcayabilmek için bu yılın nisan ayında da üniversitedeki görevimden emekli oldum ve artık tüm odağım Seza. Yeni rotamız ise, yepyeni yatırımlar ile yepyeni işlere imza atmak.
2018 yılı sizin için nasıl geçti? Kısa bir değerlendirme alabilir miyiz? Yılın başındaki tahminleriniz ile yıl sonunun örtüşeceğini düşünüyor musunuz? 2019 yılı hedeflerinizi birkaç kelimeyle özetler misiniz? Önümüzdeki yıl yatırım planınız var mı?
2018’i çok başarılı bir şekilde geçiriyoruz. Sektörde yeni bir oyuncu olmamıza rağmen bu yıl sonuna kadar ürün kapasitemizin %22.5’ini ihraç etmiş olacağız. Önümüzdeki yıl ise ihracatı yüzde 30’lar düzeyine taşımak önceliklerimiz arasında.İhracatta hedef pazarlarımızı başta bölge ülkeleri olmak üzere, Afrika ve Güney Amerika oluşturuyor. Özellikle 2019, ihracatta atak yılımız olacak. Bu kapsamda, ihracatımızı artırmak üzere bu yıl bazı enstrümanları da devreye alacağız ve hem lojistik hem de liman operasyonlarına yönelik yatırımlar yapacağız.
Bu yatırımlar, Seza’nın özelikle denizaşırı çimento ihracatında büyük rol oynayacak. Orta ve uzun vadede ürün çeşitliliğimizi genişleterek, pazar payımızı ve Ar-Ge çalışmalarımızı da hızla artırmayı hedefliyoruz. Seza olarak gri çimentonun tüm tiplerini üretiyoruz. Yeni ürün segmentleri geliştirerek, hem iç hem de dış pazar payımızı artırma hedefimiz doğrultusunda Ar-Ge merkezimizde, bu yıl sülfata dayanıklı çimento ürettik ve çok önemli projelerde yer aldık. Kanalizasyon, köprü, tünel, viyadük, hidroelektrik veya sulama amaçlı baraj projelerinde; silo, su deposu, su kanalı veya kanal projeleri gibi sülfata dayanıklılık gerektiren projelerin beton imalatlarında kullanılan ve CEM 1 42,5 SR5 ismini taşıyan bu ürünümüz ile bölgede ciddi anlamda eksikliği hissedilen bir ihtiyacı karşılamış olduk. Diğer taraftan Amerika’dan pazar talebi olan alkalisi düşük çimento da üretmeyi planlıyoruz ve bu üründe test aşamalarımızı tamamladık. Ayrıca bölgemizde bir yeniliğe daha imza daha atarak, 25 kiloluk torbalı çimento üretmeye başladık. Böylece yapı marketlere girip, çimento ihtiyacı daha düşük olan tüketicilere de hitap etmeye başladık. Özetle, yıl başında belirlediğimiz tüm hedeflere ulaştığımızı ve tüm çabamızı şimdiden 2019 yılı hedeflerimize yönelttiğimizi söyleyebilirim.
“Türkiye’nin çevreci fabrikası” yolunda emin adımlarla 
ilerliyorsunuz. Bu konudaki çalışmalarınızdan 
bahseder misiniz?
Bildiğiniz gibi çevreye duyarlı bir çimento fabrikası kurmak oldukça ciddi yatırımlar gerektiriyor. Biz de ilave maliyetler getirmesine rağmen sektörde var olan çevre bilincini biraz daha üst seviyelere çıkarmak için her türlü yatırımı yaptık. Bu kapsamda ara üniteler de dahil olmak üzere tüm ünitelerde torba filtre sistemi kullanıyoruz. Bu sistem sayesinde bizim fabrikamızda çevreye toz salınımı oldukça düşük. Çimento fabrikalarında toz partikül salınım düzeyinin yasal sınırları var. Bu, ülkemiz için ton başına 50 miligram iken, Avrupa Birliği Standardı ton başına 30 miligramdır. Oysa bizde bu miktar, 1 miligramı bile geçmiyor. Değer olarak 0.70 miligramdayız. Torba filtre sistemi, adeta elektrik süpürgesi gibi çıkan tozu içine hapsedip yine hammadde olarak kullanılmasına imkan veriyor. Fabrika proseslerimiz tamamıyla Avrupa menşeili olup, enerji verimliliği yüksek ve kalori değerleri düşük çevre dostu bir fabrika inşa ettik. Tüm bu yatırımları yapmak, benim bölge insanına, yani doğup büyüdüğüm topraklara olan vefa borcumun da bir gereğiydi. O nedenle elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret ettik.
Yıl başında belirlediğimiz tüm hedeflere ulaştığımızı ve tüm çabamızı şimdiden 2019 yılı hedeflerimize yönelttiğimizi söyleyebilirim.
Türk çimento ve inşaat sektörünün geleceği hakkında 
neler düşünüyorsunuz?
İnşaat sektörü ülkemiz ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri. Bu sektöre paralel olarak büyüyen çimento sektörü de inşaatla doğru orantılı bir biçimde büyüyor. Öngörümüz çimento sektörünün canlılığını önümüzdeki süreçte de koruyacağı. KPMG’nin 2018 Sektörel Bakış İnşaat Raporu da bu öngörümüzü doğrular nitelikte. Buna göre 2025 yılına gelindiğinde inşaat sektörünün toplam ekonomideki payının gelişmiş ülkelerde yüzde 10, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 17 seviyesine erişeceği tahmin ediliyor. Türkiye’de inşaatın GSYH içindeki payı yüzde 9 düzeyinde ki bu pay, dolaylı olarak etkilediği sektörler ile ekonomideki payını yüzde 30’a eriştiriyor. Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin 2018 değerlendirmesine göre Türk çimento sektörü 70 fabrikasıyla 19 bin kişiye istihdam sağlıyor ve 100’ün üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Ülkemiz halen çimento üretiminde Avrupa ölçeğinde birinci, dünya ölçeğinde dördüncü konumda. 2019 yılında yurt içi satışların artacağı öngörülüyor. Önümüzdeki yıl Türkiye’de çimento talebinin artması ve üretimin önümüzdeki üç yıl boyunca % 4-5 oranında artış göstereceği tahmin ediliyor. Bu anlamıyla sektörümüzün büyüme ivmesini gelecekte de sürdüreceğini düşünüyorum.
Enerji verimliliğini artırmak için neler yapıyorsunuz?
Çimento fabrikalarının çok yoğun tükettikleri kömür ve elektrik enerjisi bakımından fabrikamız, Türkiye’nin en düşük yakıt ve elektrik tüketimine sahip fabrikalarından biri. Bunun için fabrikamızın üretim ekipman seçimleri, daha en başında, kuruluş döneminde alınan kararlarla düşük enerji, düşük yakıt tüketimi ve düşük toz emisyon değerleri içermesi yönünde yapıldı. Enerji verimliliğini artırmak ve çevreye dair değerlerimizi sürdürülebilir kılmak için sürekli bakım ve yatırım çalışmaları da yapıyoruz. Ayrıca önümüzdeki süreçte fabrikamızın yanında 15 milyon dolarlık bir yatırımla kuracağımız güneş enerjisi santraliyle, Seza’nın enerji ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayarak, enerji maliyetlerini düşürmeyi de planlıyoruz.
İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda attığınız adımları 
anlatır mısınız? Bu konudaki politikanızın ana 
hatları nelerdir?
İş sağlığı ve güvenliği konusunu gerçekten çok önemsiyoruz. Gerekli tüm fizik, mekan ve eğitim çalışmalarımızı tamamladık. Konuya ilişkin olarak kendimizi geliştiriyor ve yeniliyoruz. Bildiğiniz gibi çimento sektöründe üretimde numune alınan alanlar, bazen çok tehlikeli ve riskli bölgeler olabiliyor. Üretimde yüksek kalite felsefesiyle, çalışanları için güvenli bir iş ortamının tesisini birincil önceliği olarak tutan bir fabrika olarak, hem üretimin tüm safhalarında hem de üretim sonrası numune analizlerinin gerçekleştirilmesi aşamasında robot uygulamalarını
kullanıyoruz. Üretimde kullandığımız cihazlar robot sistemine bağlı olarak çalışırken, üretilen ürünlerimizin tümü yine otomatik numune alma sistemlerinden alınarak pnömatik sistemler ile kalite kontrol laboratuvarında toplanıp, RoboLAB kalite kontrol sistemleriyle analizden geçiriliyor. Bu sistem sayesinde üretim süreci esnasında alınan numune sayısı artıyor, analiz periyotları ise kısalıyor. Bu sayede üretimin her safhasında standart sapmayı minimize etme imkanı buluyoruz. Ülkemizde çimento sektöründe üretimden analize robot uygulamalarını kullanan işletme sayısı oldukça sınırlı. Biz ise Seza olarak, üretim cihazlarının tümünü, modern sistemlerle yöneten bir işletmeyiz.
Şirketi gelecek 5 yılda nerede görmeyi planlıyorsunuz? 
Bunun hazırlıklarını bugünden nasıl yapıyorsunuz?
Seza Çimento olarak, fabrikamızın bölgesindeki lider rolünü sürdürmek, Ar-Ge’de imza atacağımız yeni ürünlerle fabrikamızın sektöründe yaratacağı fark ile hem iç hem de dış pazarda büyümek en önemli hedefimiz. Bu hedefe ulaşmak için yatırımlarımıza ve Ar-Ge çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Önümüzdeki süreçte rekabet gücümüzü büyük oranda artıracak olan beton santrallerimizi de hayata geçireceğiz. Bu anlamıyla 5 yıl sonra Seza’yı bölgesinde lider, enerjide maksimum verimle çalışan, gerekli tüm yatırımlarını tamamlamış ve yenilerini kurgulayan, ihracat oranlarını iç pazar satışlarıyla eşitlemiş, çalışanlarıyla büyüyen, çok daha fazla insana dokunabilmeyi başarmış ve bölgeye katkısını çok daha fazla artırmış bir yerde görmeyi planlıyoruz.
Kendinizden bahseder misiniz? Günde kaç saat çalışıyorsunuz? 
İş dışında neler yapıyorsunuz? Hobileriniz 
hayatınıza nasıl bir değer katıyor?
Günde toplamda 8-9 saat çalışıyorum. Bu süre bazen artıyor da. Son dönemde enerjimin büyük çoğunluğunu Seza Çimento’ya ayırıyorum. Aynı zamanda; sivil toplum örgütü çalışmalarımı da yürütüyorum. 1991 yılında kurduğumuz ve 1998 yılında bakanlar kurulu kararı ile kamu yararı çalışan dernek ünvanı alan Sağlığı Geliştirme ve Sigara İle Mücadele Derneği’nin kurucu üyesi ve başkanıyım. Elazığspor Futbol Kulübü’nde 3 dönem yöneticilik yaptım. Elazığ Tenis İhtisas Kulübü Derneği’nin kurucu üyesiyim. FIRATSİFED Başkan Yardımcısıyım. Bir dönem (2015-2018) TÜRKONFED (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu) Başkan Yardımcısı ve TÜRKONFED İDK (İş Dünyasında Kadın Komisyonu) Başkanı görevlerini yürüttüm. Bu kapsamda; “Kadının Çok Yönlü Güçlendirilmesi Projesi”, “Uluslararası Kadın Zirvesi”, NewYork’ta Birleşmiş Milletler Kadın Komisyonu (UN WOMEN) bünyesinde yapılan toplantılarda sunum yapmak gibi birçok faaliyeti başlattık. Hali hazırda Elazığ İş Kadınları Derneği (ELİKAD) Başkanlığı şapkamla, sosyal sorumluluk projeleri ve sivil toplum örgütü çalışmalarına da önemli bir zaman ayırıyorum. STK yaşantımın önemli bir kısmını, toplumun yarısını oluşturan kadınların sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamda daha etkin olabilmeleri için çalışmakla geçirdim. Hala da bu çabamı sürdürüyorum. Çünkü inanıyorum ki kadının çok yönlü güçlenmesi, kadın erkek fırsat eşitliğinin oluşturulması, kadınların üst düzey görevlerde ve karar alma mekanizmalarında daha fazla yer almaları, tüm Türkiye’ye kazandıracaktır. Güçlü bir ekonomi, güçlü bir demokrasi, kadının güçlenmesiyle mümkün. Hepimizin bildiği gibi, erkekler kadınlara göre kaynaklara, bilgiye, finansa, iletişim ağlarına, lobicilik çalışmalarına daha çok ulaşabilmekteler ve kendi kişisel gelişimlerini daha iyi yapabilmekteler. Çünkü toplumsal yapımız ve toplumsal cinsiyet anlayışımız gereği fırsat eşitliği maalesef yok. Bu anlamıyla erkekler yaşama ve iş dünyasına, kadınlardan bir adım önde ve daha avantajlı başlıyorlar. Ben de iş yaşamım dışında neredeyse tüm mesaimi kadının güçlendirilmesi amacıyla harcıyorum. Ayrıca çocukluğumdan beri bölgeler arası gelişmişlik farkı, gelir dağılımındaki eşitsizlikler ve kadın erkek fırsat eşitsizliği gibi eksikliğini gördüğüm, yapılmayanı yapmak en büyük hayalimdi. Bu nedenle toplumda problemli gördüğüm her alana ilişkin hep harekete geçtim. En önemli çalışma alanlarım bu nedenle anne-çocuk sağlığı, kadına şiddet, Doğu’da kadın olmak, kadının toplumsal statüsü, çocuk ihmali ve istismarı, engelli çocukların eğitimi, sigara, alkol ve bağımlılık yapıcı maddeler gibi konular oldu. Hayallerimin bazılarını gerçekleştirebildiğim ve bu alanlarda pek çok insana dokunabildiğim için çok mutluyum. Kitap okumak benim için olmazsa olmaz. Bunu bir hobi olarak değil, hayatın günlük bir rutini olarak görüyorum. Çünkü kitaplar, insana kattıklarıyla eşsiz değerdeler. Başka fikirlere, başka kültürlere, başka insanların başarı ve hikayelerine kitaplar yoluyla tanıklık etmek, insanı oldukça zenginleştiriyor ve besliyor.
Güçlü bir ekonomi, güçlü bir demokrasi, kadının güçlenmesiyle mümkün.
Bir iş kadını olarak kadın girişimcilere ne gibi tavsiyelerde 
bulunacaksınız?
Hayalleri ile kalplerini mutlaka beslesinler. Bir yandan da gerçekçilikle kendilerini zinde tutup; yeni bilgiler ile kendilerini sürekli güncellesinler. Hem başarı hem de başarısızlık hikayelerini okusunlar. İçgüdülerini, doğru kararlar almak için kullansınlar ve hangi alanda çalışmak istediklerini saptayıp, yatırım yapmayı planladıkları alan ile ilgili devlet yardımlarını ve kredi imkânlarını araştırsınlar. Olmaya karar verdikleri pazarı iyi incelesinler, yakından takip etsinler. En önemlisi ise çıkmaya karar verdikleri yoldan asla vazgeçmesinler. Anahtar kelimeleri cesaret ve kararlılık olsun. Severek yapacaklarına inandıkları iş için o ilk adımı atmaya cesaret ettikten ve emek verdikten sonra, başarı zaten gelecektir.

Paylaş

CemenTürk, 2008 yılından itibaren iki ayda bir yayınlanan hazır beton ve çimento sektörüne ait bir sektör dergisidir. AjansGN’nin öncü, yenilikçi ve istikrarlı kimliğiyle sektörel yayıncılığa önemli bir ivme kazandıran CemenTürk, sektörün ortak sesi olmaya devam etmektedir.

Yorum Yap

© 2022 CemenTürk Dergisi - Tüm Hakları Saklıdır.

HAKKIMIZDA

CemenTürk, 2008 yılından itibaren iki ayda bir yayınlanan hazır beton ve çimento sektörüne ait bir sektör dergisidir. AjansGN’nin öncü, yenilikçi ve istikrarlı kimliğiyle sektörel yayıncılığa önemli bir ivme kazandıran CemenTürk, sektörün ortak sesi olmaya devam etmektedir.

Exit mobile version