Matthias Mersmann
KHD / CTO

“Yeni stratejimiz, ilk olarak karbondan arındırılmış çimentoya doğru bir gelişme olacağını, ikinci olarak ise çimentonun karbon tartışmasının ötesinde bile var olmaya devam edeceğini ifade ediyor. Bu girişim kapsamında yetkinliklerimizi, düşük karbon teknolojilerine ilave olarak çimento üreticilerini net sıfıra giden zorlu yolda destekleyecek hizmetler ile uyumlu hale getirdik.”

KHD uzun yıllardır endüstrideki öncü şirketlerden biri olarak konumunu koruyor. Bize şirketin yapısından ve sunduğu hizmetlerden bahsedebilir misiniz?

KHD geleneğinin geçmişi, şirketin Almanya’nın sanayileşme sürecinde en güçlü aktörlerden biri olarak kabul edildiği 1856 yılına kadar uzanıyor. Farklı endüstriyel tesislerin inşasını yapan KHD, o dönemde kamyonları ve traktörleriyle de ünlüydü. KHD günümüzdeyse çimento fabrikalarının inşasına ve çimento üretimi için gerekli olan makinelere odaklanıyor. Çimento endüstrisi için en gelişmiş makineleri sunmakla kalmıyor, aynı zamanda tam kapsamlı tedarik, otomasyon ve satış sonrası hizmetler de sağlıyoruz.

KHD 2050 yılındaki karbon sıfır dönemine hazırlanıyor. Bu yüzden çimento endüstrisinin en büyük sorunlarından biri olan karbon emisyonlarına ilişkin ciddi çalışmalar yürütüyorsunuz. Bize çimento endüstrisindeki karbona özgü çözümlerinizden ve yaklaşımınızdan bahseder misiniz?

Önümüzdeki on yıllar boyunca çimento endüstrisi en büyük mücadelesini düşük karbonlu geleceğe geçiş sürecinde verecek. Bunun iki aşamada meydana geldiğini net bir şekilde görüyoruz: Birinci aşamada tüm mesele karbon emisyonlarını azaltmakken, ikinci aşamadaysa net sıfıra ulaşmak için kalan ve azaltılmamış olan karbon emisyonlarının yakalanması gerekecek. Birinci aşamaya çoktan başlandı bile. Çimento üreticileri; daha verimli üretim teknolojileri, alternatif yakıtların daha fazla kullanımı ve büyük ölçüde çimentodaki klinkerin yerine tamamlayıcı çimentomsu malzemeleri (SCM) koymak yoluyla karbon ayak izlerini azaltma hedeflerini gerçekleştirmek üzere. Bu ilkelerin kullanma potansiyelleri farklı bölgelerdeki üreticiler için farklılaşıyor ve bu nedenle de karbon salınımlarını azaltma programları ve süreleri de üreticiden üreticiye göre değişiyor. Ancak er ya da geç tüm çimento tedarikçileri bu dönüşümü gerçekleştirmek zorunda kalacak. KHD’nin Pyrorotor AF yakma teknolojisi, kalsine kil tesisleri ve yeni dijital verimlilik artırıcısı ProMax RTO gibi optimize edilmiş makine ve tesisler, tedarikçilere bu yolda yardımcı olmak için onların yanında.

Sürdürülebilirlik birçok açıdan çimento endüstrisinin temel bir özelliğidir, her zaman öyleydi ve her zaman öyle olacak. Çimento dünya üzerindeki en çevre dostu yapı malzemesi; bir yapı malzemesi olarak dayanıklılığından, yüksek enerji verimliliğine sahip üretimine ve gelecekteki karbon yakalamasına kadar. Roma’daki, betondan yapılmış Pantheon, 200 sene sonra bile yerinde sapasağlam duruyor. İşte gerçek sürdürülebilirlik bu.

Sürdürülebilirlik şu anda birçok endüstrinin gündeminin en üst sıralarında yer alıyor. Sizce bu kavramın özellikle çimento endüstrisi için önemi ve değeri nedir?

Sürdürülebilirlik birçok açıdan çimento endüstrisinin temel bir özelliği. Bu her zaman öyleydi ve her zaman da öyle olacak. Çimento, bir yapı malzemesi olarak dayanıklılığından yüksek enerji verimliliğine sahip üretimine ve gelecekteki karbon yakalamasına kadar dünya üzerindeki en çevre dostu yapı malzemesi. Roma’daki, betondan yapılmış Pantheon, 200 sene sonra bile yerinde sapasağlam duruyor. İşte bu yapı gerçek sürdürülebilirliğin güzel bir örneği. Gelecekte klinker üretimi biraz azalsa dahi, çimentosuz bir gelecek olmayacak. Bununla birlikte, çimentonun da karbonsuzlaştırılması gerekiyor.

Sizce bir çimento fabrikası nasıl gerçekten çevre dostu olabilir?

Her yapı malzemesinin üretiminin çevre üzerinde bir etkisi vardır. Bu etki, örneğin somutlaştırılmış karbon miktarı ve somutlaştırılmış enerji miktarıyla ölçülebilir. Çimento ve betonun, kereste, cam, çelik ve plastik gibi diğer materyallere kıyasla en düşük miktarda karbon ve enerji içermesi birçok insana şaşırtıcı gelecektir. Dolayısıyla çimento fabrikaları aslında çevre dostu bir ürün üretir. Fabrikanın kendisi en yüksek enerji verimliliği seviyesinde çalışmalı ve zararlı emisyonlar en düşük seviyeye indirilerek izin verilen düzeylerde tutulmalıdır. CO2 azaltılmalı, nihayetinde yakalanmalı ve mümkünse komşu endüstriyel kullanım için kullanılabilir hale getirilmelidir.

Sürdürülebilirlik çalışmalarındaki en önemli meselelerden biri dijitalleşme. Bu alanda ne gibi adımlar atılması gerekiyor?

Dijitalleşme, gelecek dönemde sürdürülebilirlik için en önemli etkenlerden biri olacak. Dijitalleşme tek başına sürdürülebilirliği artırmayacak. Ancak, üretim sürecini optimize etme, aşınan parçaların ve sarf malzemelerinin ömrünü uzatmak için yeni yollar ve seçenekler bulma ile toplamda bir çimento tesisini oluşturan parçaların daha iyi çalışmasını sağlamak için birçok başka sinerjik optimizasyon potansiyelini de beraberinde getirir. Çimento fabrikalarının, bu potansiyeli artırmak için endüstriyel nesnelerin internetine (IIOT) geçiş yapması ve çeşitli makineleri ve tesisleri toplanan tüm bilgilerden yararlanmaya olanak tanıyan bir veri sistemine bağlaması gerekecek. Akıllı fonksiyonlar kullanım ömürlerinin, çalışma prosedürlerinin ve verimliliğin optimize edilmesine olanak sağlayacak. Dijitalleşmeye giden bir başka yolda, gerçek zamanlı optimize ediciler (RTO), üretim süreçlerini sürekli olarak optimumda çalıştırmak için yapay ve insan zekasını kullanacak.

Çimento üretiminin yanı sıra çimento ürünlerinin de sürdürülebilirliğinin sağlanması için önemli çalışmalar yürütülüyor. Karbonnötr ürünlerin üretimi için neler gerekiyor?

Bu yeni düşük karbonlu çimento ve betonlar için norm ve standartların oluşturulması, bu alandaki en büyük zorluğu teşkil ediyor. Geleceğin yapı malzemeleriyle yapacağımız binaların yeterince güvenli ve uzun ömürlü olmasını sağlamak için mekanik ve kimyasal dayanıklılıklarının bariz kriterleri karşılaması gerektiğini düşünmeliyiz. Bu kalite ölçütlerinin dayanıklılık ve güvenliği birkaç on yıl boyunca temin etmesi gerekiyor. Yani onları test etmek için ihtiyacımız olandan çok daha uzun zamanımız var. Bununla birlikte, bu kalite normları ve standartları halihazırda bazı bölgelerde kısmen oluşturulmuş durumda ve bunları başka bir bölgede mevcut olanları temel alarak senkronize edersek büyük bir sıçrama yapabiliriz. Bu normlar ve standartlar meselesine ilave olarak, çimentoyu tamamen karbonsuzlaştırmak istiyorsak karbon döngüsünü kapatmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor. Ayrıca yakalanan karbonla ne yapacağımızı bilmemiz ve muhtemelen ekonomik ve çevresel açıdan verimsiz olacak uzun lojistik taşımacılığını önlemek için bölgesel yahut yerel bir kullanım yöntemi bulmamız da gerekiyor. Bunun için çimento endüstrisi ve potansiyel olarak kimya, petrol ve gaz endüstrisi arasında sektörel birleştirme çözümleri bulmamız lazım. Bu karmaşık bir konu. Çünkü sadece lojistiğin değil, büyük olasılıkla iş modellerinin, fiyat ve maliyet yapılarının ve sorumlulukların da düzenlenmesi gerekiyor.

Bu ürünleri daha verimli, kullanılabilir, sürdürülebilir ve en önemlisi karbon nötr hale getirmek için fabrikaların ne gibi dönüşümlerden geçmesi gerekiyor?

Bu, her münferit duruma ve fabrikanın faaliyet gösterdiği bölgeye bağlı. Ne yazık ki tüm çimento fabrikalarında uygulanabilecek bir çözüm şablonu yok. Görünüşe bakılırsa hızlı karbon azaltımı için en büyük engel, çimentodaki klinkerin yerine başka bir alternatif kullanmak. Tercihen hazır kül ve cüruflara erişimi olan herkes, norm ve standartların izin verdiği ölçüde SCM’leri çimento ürününe karıştırmalı. Alternatif yakıtların kullanımı en üst seviyeye çıkarılmalı, çünkü bu aynı zamanda üretim maliyetlerini de büyük ölçüde düşürecek. Son olarak, fabrikalar şimdiden karbonu kullanma yahut depolama seçeneklerinin taslağını oluşturmaya, karbon yakalama ve karbonu yakalamanın en iyi yolu hakkında düşünmeye başlamalı. Bu adım için ne kadar yatırım yapılması gerektiği kapsamlı bir planlamayla belirlenmeli. Bu muhtemelen biraz zaman alacak ve ön planlama ve/veya testler yapmak gerekecek.

Bu sürdürülebilir çözümlerden bazılarını işinizde uygulamak açısından zorluklar sizce nelerdir?

Bu faaliyetlerin önündeki en büyük engel, insanoğlunun erteleme eğilimi. Karbonsuzlaştırma baskısı yavaş yavaş oluşuyor ve Paris Anlaşması’nın doğrudan etkileri hala gizli bir şekilde kendini gösteriyor. Neyin yaklaşmakta olduğunu doğru bir şekilde anlamayanlar ve tüm bunların yürürlüğe girmesine daha çok zaman olduğunu düşünenler, muhtemelen yakın zamanda sert bir düşüş yaşayacaklar. Yeni karbonsuzlaştırma fikrine uyum sağlamak için, yetmiş yıldır alıştığımız çimento üretimi düşüncesinin bazı iyi adapte edilmiş köşe taşlarını geride bırakmamız gerekiyor. Bu anlayış bir kez oluştuğunda, bunu harekete geçme isteği takip edecek ve teknik çözüm o zaman en küçük sorun olacak.

Türkiye’yi hem çimento endüstrisinin genel durumu hem de sürdürülebilirlik çalışmaları açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye çok aktif bir çimento endüstrisine sahip olmaya devam edecek, ancak devasa bir fiyat baskısı yaşanacak ve bu baskı muhtemelen ağırlığını koruyacak. Yerli çimento üretimi için karbonsuzlaştırma baskısı birkaç yıl boyunca oldukça düşük kalacak, fakat ihracat klinkeri için sınırda karbon vergisi (CBAM) ve hedef bölgelerdeki benzer mekanizmalar, bu çimento üreticilerini karbon azaltma faaliyetlerine yakın gelecekte başlamaya zorlayacak. Genel olarak Türkiye, alternatif yakıtların kullanımını artırmak için büyük bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyelin kullanılabilmesi için atık yönetimi ve mevzuat çerçevelerinin oluşturulması gerekli. Ayrıca Türkiye’nin kalsine kil kapasitelerini geliştirmesini ve böylece çimentodaki klinker faktörünü azaltmasını da bekliyorum. Türkiye’de karbon yakalama teknolojilerinin kurulması biraz zaman alacak.

KHD olarak önümüzdeki dönem için nasıl bir strateji belirlediniz? Ne gibi çözüm ve hizmetleri hayata geçireceksiniz?

KHD olarak çimento endüstrisinin şimdiye kadar ki en büyük dönüşümünü yaşayacağını anladık. Bu nedenle “Karbon Ötesi Çimento” başlıklı uzun vadeli stratejimizi başlattık. Bu, ilk olarak karbondan arındırılmış çimentoya doğru bir gelişme olacağını, ikinci olarak ise çimentonun karbon tartışmasının ötesinde bile var olmaya devam edeceğini ifade ediyor. Bu girişim kapsamında yetkinliklerimizi, yukarıda açıklanan düşük karbon teknolojilerine ilave olarak çimento üreticilerini net sıfıra giden zorlu yolda destekleyecek hizmetleri sağlamak üzere uyumlu hale getirdik.

Paylaş

CemenTürk, 2008 yılından itibaren iki ayda bir yayınlanan hazır beton ve çimento sektörüne ait bir sektör dergisidir. AjansGN’nin öncü, yenilikçi ve istikrarlı kimliğiyle sektörel yayıncılığa önemli bir ivme kazandıran CemenTürk, sektörün ortak sesi olmaya devam etmektedir.

Yorum Yap

© 2022 CemenTürk Dergisi - Tüm Hakları Saklıdır.

HAKKIMIZDA

CemenTürk, 2008 yılından itibaren iki ayda bir yayınlanan hazır beton ve çimento sektörüne ait bir sektör dergisidir. AjansGN’nin öncü, yenilikçi ve istikrarlı kimliğiyle sektörel yayıncılığa önemli bir ivme kazandıran CemenTürk, sektörün ortak sesi olmaya devam etmektedir.

Exit mobile version