Tankut Soydan
Traçim Çimento Genel Müdürü

“Son yıllarda özellikle insan kaynağında etkin olmayı hedefleyerek, amaca hizmet eden tüm kadromuzu yeniledik ve gençleştirdik. Yetkin çalışanlar ile verimlilik sağlayarak şirket ve bireysel değerlerimizi ortaya çıkardık. En büyük maliyetlerden olan elektrik ve yakıt tüketimini optimum düzeyde koruyarak maliyetlerin düşmesini sağladık. Ürün geliştirme ve kalite yönetim becerimiz ile bölgemizde en çok tercih edilen firmalardan olduk. Ürünlerimizin müşterilerimizde değer yarattığını gözlemleyebiliyoruz.”

Traçim Çimento olarak çevreye saygılı ve doğa dostu üretim prensipleri ile hareket ediyorsunuz. Genel olarak şirket yapılanmasından ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Bugün ne iş yaparsanız yapın, çalışanlarınız tarafından tamamen algılanmış sürdürülebilirlik politikalarınız ve çevre tutkunuz olmak zorunda. Bunların üzerine bir de düzenlemeler, kurallar geldiğinde tüm iş yapış modellemelerinizi çevreyle uyumlu ve sürdürülebilir bir formata dönüştürmeniz gerekiyor ki aksi zaten sistemin sizi dışlamasına neden olacaktır.

Biz ülkenin en yeni ve donanımlı çimento tesislerinden biriyiz. 2008 yılından bu yana, başta hazır beton kanalı olmak üzere tüm müşterilerimize en iyi şekilde hizmet vermek için gerekli mevzuatlar çerçevesinde alınması gereken tüm izin, lisans ve belgelerin sahibiyiz. Bugün Traçim’e dışarıdan baktığınızda doğal yaşam ile nasıl entegre olduğunu görebilirsiniz.

Bunları kendimize referans alarak çimento üretimini daha sürdürülebilir kılmak için çevresel ve sosyal alanlarda tüm yönetim kademelerimizle birlikte ön etkin yönetim anlayışını benimsedik. Çevre ve insan odaklı yaklaşımımızla, Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması çerçevesindeki tüm belirsizliklere ve değişimlere rağmen aksiyonlarımızı yönetmek için elimizden geleni yapıyoruz; şirket içerisinde oluşturduğumuz komitelerde bu konu ile ilgili etkin biçimde mücadele etme noktasında planlarımızı ve aksiyonlarımızı belirledik ve sürekli güncelliyoruz.

Baştan aşağı yenilediğimiz kurumsal yönetim anlayışımızı politikalarımıza ve yönetim süreçlerimize entegre ederek; çevre ve toplum değerlerine saygılı çalışmalarla sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmayı hedefledik.

Kırklareli’nde bulunan fabrikanızla hem üretim hem de istihdam alanında önemli çalışmalar yapıyorsunuz. Fabrikanızın özellikleri ve kullanılan teknolojilerden genel olarak bahseder misiniz?

Fabrikamız Kırklareli’nin Vize ilçesinde 300.000m2’lik alan üzerine kurulmuş olup, kendisine entegre 400 hektar kalker ve marn ocağına sahiptir. Traçim Çimento 2006-2008 yılları arasında yatırım sürecini tamamlamış, üretim ve satış faaliyetine başlamıştır. 2017 yılında yapılan kapasite artış projesi ile günlük üretim 6.500 klinker ton/gün’e çıkarılmıştır.

Üretim tesisinde yer alan önemli ana ekipmanlar, sektörün önde gelen markalarının ürünlerinden seçilmiştir. Örneğin farin değirmeninde Gebr. Pfeiffer ve döner fırın soğutmada Claudius Peters tercih edilmiştir. Sistemde 2 adet 180tph kapasiteye sahip TCDRI firmasının ön ezicili bilyalı değirmenleri yer almaktadır. Fabrikamızın 20.000 ton çimento, 95.000 ton klinker stoklama kapasitesi bulunmaktadır. Ürün çeşitliliğini artırmak adına 3 gözlü 15.000 ton kapasiteli silo inşaatı yatırımımız devam etmektedir.

Tesisimiz içinde üretimini yapmış olduğumuz nihai ürünler; CEM I 42,5 R, CEM I 52,5 R, CEMENTRA ve CEM II/B-L 32,5R’dir. Ürünlerimizin üretim süreci tamamlandıktan sonra; dökme, slingbag, bigbag ve paletli-torbalı olarak müşterilerimize ulaşmaktadır.

Sürdürülebilirlik ilkesini benimseyerek çevresel etkileri en aza indirme ve doğal kaynakları verimli kullanma konusunda net ve kararlıyız. Fabrikamız, gençleştirilmiş yeni yönetim kadrosuyla, çimento üretimdeki standartları belirleyen kalite kontrol süreçleriyle, müşterilerine güvenilir ve dayanıklı çözümler sunma taahhüdünü sürdürüyor. Kalite yönetim sistemlerinde tüm faaliyetlerini ISO 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi, ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti ve Şikâyeti Yönetim Sistemi, 14001 Çevre Yönetim Sistemi ve ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi’ne uygun olarak yürütmektedir. 2023 yılında ISO 14064-1 Sera Gazı ve Emisyonları Yönetim Sistemi için başvuru yapılmış olup 2024 yılında sistemimize dahil olacaktır.

Fabrikamızda çalışan arkadaşlarımızın %75’i yakın çevrelerde yaşamaktadır. Yakın çevremiz için iyi bir istihdam kaynağıyız diyebiliriz. İş birliği, saygı ve adil bir çalışma ortamı ana ilkelerimizdir.

Çevre ve insan odaklı yaklaşımımızla, Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması çerçevesindeki tüm belirsizliklere ve değişimlere rağmen aksiyonlarımızı yönetmek için elimizden geleni yapıyoruz; şirket içerisinde oluşturduğumuz komitelerde bu konu ile ilgili etkin biçimde mücadele etme noktasında planlarımızı ve aksiyonlarımızı belirledik ve sürekli güncelliyoruz.

Ürünlerin Ar-Ge çalışmaları konusunda neler yapıyorsunuz? Bu alanda nasıl bir yapılanmanız var?

Fabrikamız Kalite ve İş Geliştirme Müdürlüğü’ne bağlı bulunan Ar-Ge laboratuvarında, klasik çimento ve beton testlerinin yanı sıra, ürün geliştirme ve müşteri taleplerini inceleme faaliyetlerini yürütüyoruz. Geniş bir kalite ekip kadromuz var. Arkadaşlarımın büyük bir zamanı, ulusal standartlarda tanımlı çimento tipleri ve düşük karbon ayak izi olan farklı, çevreci çimentolarla ilgili çalışmalar ve analizler gerçekleştirmek, farklı beton sınıflarında dayanım ve kıvam koruma testlerini yapmakla geçmektedir. Saha içi uygulamalarla yeni ürünlerin hem kıvam koruma hem de atmosferik şartlardaki davranışları takip edilmektedir.

Benzer yaklaşım beton uygulamalarımız için de geçerlidir. Nihai ürünün beton olduğu bakış açısıyla, çimentoların beton davranışları günlük olarak takip edilmektedir. Taze betonda hava içeriği testi ile beton kimyasallarının etkisi incelenmektedir. Ar-Ge faaliyetleri kapsamında geçirimli beton, renkli beton ve ışık geçirimli beton çalışmaları yapılmaktadır.

2023 yılında bu çalışmaların meyvesi olarak yeni ürünümüz CEMENTRA pazara sunuldu ve çok kısa bir süre içerisinde dökme çimento satışımızın %40’ına ulaştı. Karbon ayak izi düşük, çevreci ve yüksek dayanım performansı gösteren bir ürün olan CEMENTRA, tüm ekibin mükemmel uyumunun meyvesidir. Yaklaşık bir yıllık Ar-Ge çalışmalarının sonucu olarak pazara sunduğumuz CEMENTRA hem kıvam koruma hem de dayanım olarak CEM I 42,5 R çimentomuz ile benzer performans göstermektedir.

Pazardaki önemli farklarımızdan biri olan yüksek erken dayanımlı klinkerimiz, karbon ayak izini azaltma konusunda ileride Traçim’e ciddi avantajlar sağlayarak, Ar-Ge ekibimiz yönetiminde pazara düşük karbonlu nihai yeni ürünler çıkartmamızı sağlayacaktır.

Geçtiğimiz yıl içerisinde Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve rekabetçi pazar şartları, Ar-Ge faaliyetlerinin ağırlığını bu konulara yönlendirmiştir. Tüm alternatif yakıtların analizleri ve çimento-beton etkileri de geçtiğimiz yılın ikinci yarısında analiz edilmiştir. Atık laboratuvarımız da 2023 yılının son periyodunda faaliyete geçmiştir.

İzlediğiniz tüm süreçlerde sürdürülebilirliği önde tutmaya gayret ediyorsunuz. Bu alanda ne tür çalışmalarınız var?

Tüm ekibin, sürdürülebilirliği bir iş yapış şekli olarak algılayıp benimsemesi ve mevcut çalışmalarımızı sürdürülebilirlik bakış açısıyla tekrar ele alması beni gerçekten çok umutlandırdı. Güçlü bir ekiple iyileştirmeler gerçekleştiriyoruz.

Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) konuları sürdürülebilirlik yaklaşımımızı belirlerken tüm uygulamalarımızda ana kriterleri oluşturuyor. Tüm faaliyetlerimizde çevrenin korunması ve paydaşlarımızla kurduğumuz, sürdürdüğümüz şeffaf ilişkiyi, sürdürülebilirlik anlayışımızın temeline oturttuk.

İSG’den, Çevre Yönetimi’ne, İnsan Kaynakları Yönetimi’nden, Kurumsal Sosyal Sorumluluk anlayışımıza kadar her bir kademede sürdürülebilirliği, yönetim anlayışımız, tüm kilit paydaşlarımıza değer sunan ekonomik performansımız, hedeflerimiz, uluslararası piyasadaki konumumuz, sosyal performansımız, enerji ve emisyon yönetimi başta olmak üzere çevresel etkilerimizi azaltma kapsamında odak noktamıza koyduk.

Hepimizin bildiği üzere, döngüsel ekonominin ve kaynak verimliğinin öneminin arttığı, sosyal etki yaratma farkındalığının yükseldiği bir dönemdeyiz. Bu çerçevede bizler, küresel olarak CO2 emisyonlarını raporlayan ilk sektör olan çimento sektörünün karbonsuzlaşma yolculuğunda önemli bir aktör olmayı amaçlıyoruz. Bu doğrultuda, 2030 yılına kadar somutlaştırdığımız kısa, orta, uzun vadeli olan hedeflerimizi oluşturduk. Sürdürülebilirliğe katkımız; çimento üretimini daha sürdürülebilir kılmak için yapacağımız çevresel, sosyal ve yönetişim çalışmalarıyla ve mevcut ürün portföyüne ekleyeceğimiz yeni sürdürebilir ürünlerle devam etmekte, ki yukarıda da belirttiğim gibi hedefimize ulaşmak için yeni çimento silosu yatırımına başladık.

Traçim olarak, sosyal, ekonomik ve çevresel tedbirler alarak, sürdürülebilirliğe katkımızı her alanda yansıtmaya özen gösteriyoruz. Faaliyet sahamızın rehabilite edilebilmesi adına, ağaçlandırma çalışmaları gerçekleştirirken, ocak alanlarının doğaya yeniden kazandırılması için 1.837 adet ve toplam 34.352 m2 yeşil alan oluşturduk, fabrika dışına ise bugüne kadar toplam 131.126 adet fidan diktik. Bunlarla birlikte her yıl düzenli olarak 10.000 fidan dikme projesi, çevredeki okullara yönelik çevre bilinçlendirme eğitimleri, şirketimizin devam ettirdiği ve geliştireceğimiz projeler arasında.

Atıktan türetilmiş yakıt tesisimizin kapasitesi yetersiz kaldığından, 2023 yılında 30 ton/saat kapasiteli ilave yatırımınızı 2024 yılı itibari ile devreye aldık. Bu sayede fosil yakıt ihtiyacımızı azaltmayı ve karbon eşdeğeri düşük yakıtları tercih ederek karbon emisyonlarımızı da iyileştirmeye çalışacağız. ISO 14064- 1:2018 standardı kapsamında 2023 yılı emisyonlarımızın hesaplamalarını yapmaya başladık, yılın ilk döneminde karbon ayak izimizin doğrulamasını yaptıracağız.

Kadın istihdam oranlarında sektör ortalamasının üzerindeyiz ama biz kendi hedeflerimizi koyarak kadın çalışan oranımızı 2030 yılına kadar çok daha yüksek seviyelere çıkarmayı hedefliyoruz. Sadece idari birimler içinde değil teknik grubumuz içinde de. Cinsiyet farkı gözetmeksizin tüm çalışanlarımıza fırsat eşitliği sunduğumuzu ISO 30415 Yönetim Sistemini kurarak belgelendirmeyi amaçlıyoruz. Tüm paydaşlarımızla iş birliği içerisinde sosyal etkiyi güçlendirerek, toplumsal yatırımlarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Sizce çimento sektörünün sürdürülebilirliği için önümüzdeki dönemde ne tür adımların atılması gerekiyor?

Çimento sektörü yeniliklere açık ve regülasyonlara hızlı adapte olan bir sektör. Ancak çevresel riskler, fosil yakıt tüketimi, yüksek enerji tüketimi, karbon yoğun bir sektör olması nedenleriyle de sürdürülebilirlik adına sektörde atılması gereken adımlar oldukça fazladır. Çimento üretiminin en önemli çevresel etkisi, karbon emisyonlarıdır. Entegre tesislerimizin teknolojisini geliştirerek katma değeri yüksek, karbon emisyonları düşük ürünler geliştirmemiz gerekiyor. Doğal olarak bunlar finansman ihtiyacı ile birlikte ele alınmalıdır.

Çimento üretimi, enerji yoğun bir endüstridir. Enerji verimliliğinin artırılması hem çevresel etkileri azaltır hem de üretim maliyetlerini düşürür. Bu amaçla, ısı geri kazanım sistemleri, gelişmiş öğütme teknolojileri ve süreç optimizasyonu gibi uygulamalar yaygınlaştırılmalıdır.

Çimento üretiminde kullanılan hammaddeler, doğal kaynaklardır. Bu kaynakların sürdürülebilir kullanımı için, alternatif hammaddelerin geliştirilmesi ve atık kullanımının artırılması gibi çalışmalar yapılmalıdır. Yönetilmesi gereken konulardan bir diğeri ise çimentoda kullanılan suyun tasarrufudur.

Sürdürülebilirlik ilkesini benimseyerek çevresel etkileri en aza indirme ve doğal kaynakları verimli kullanma konusunda net ve kararlıyız. Fabrikamız, gençleştirilmiş yeni yönetim kadrosuyla, çimento üretimdeki standartları belirleyen kalite kontrol süreçleriyle, müşterilerine güvenilir ve dayanıklı çözümler sunma taahhüdünü sürdürüyor.

Şirket olarak yaptığınız çalışmalarla Büyük Sanayi Kuruluşları listesinde de yer alıyorsunuz. Bu başarıyı neye borçlusunuz?

Birkaç ana başlık altında özetleyebilirim bu başarının altındaki ana nedenleri: son yıllarda özellikle insan kaynağında etkin olmayı hedefleyerek, amaca hizmet eden tüm kadromuzu yeniledik ve gençleştirdik. Yetkin çalışanlar ile verimlilik sağlayarak şirket ve bireysel değerlerimizi ortaya çıkardık. En büyük maliyetlerden olan elektrik ve yakıt tüketimini optimum düzeyde koruyarak maliyetlerin düşmesini sağladık. Ürün geliştirme ve kalite yönetim becerimiz ile bölgemizde en çok tercih edilen firmalardan olduk. Ürünlerimizin müşterilerimizde değer yarattığını gözlemleyebiliyoruz.

İstanbul Sanayi Odası’nın 2022 yılı verilerine dayanarak, açıklanan sıralamadaki yerimiz çabalarımızın bir sonucu olarak görülse de 2023 yılı sonuçlarına göre daha üst sıralarda yer bulacağımıza eminiz. Traçim Çimento olarak hizmet verdiğimiz sektörde önemli oyuncularından birisi olma ve hem kendimiz hem de iş ortaklarımız için değer yaratmaya devam edeceğiz.

Eğitim önem verdiğiniz diğer alanlardan biri olarak öne çıkıyor. Eğitim faaliyetleriniz nasıl ilerliyor?

Son yıllarda yaptığımız en iyi işlerden birisi, ki bana göre yükselen başarı grafiğinin de anahtarı bu; insana odaklanmak, şirket yönetiminde kademeleri azaltıp iletişim etkinliğini optimum seviyeye çıkarmak. İnanılmaz bir şekilde sahiplenme ve kurumsallaşma periyodu yaşattı bu bize. Ana hedeflerden bireysel hedeflere inebilmeyi başardık ve her bir kişinin bütün içindeki önemini görmesini sağladık. Çok kat etmemiz gereken yol var daha.

Yaptığımız iş analizleri çalışması ile işlerin gerekliliğine göre yetkinlikleri belirleyip bu doğrultuda eğitim ihtiyaçlarımızı çıkarıyoruz. Bu ihtiyaçlar paralelinde, çalışanlarımızın bilgi ve gerekli yetkinlikleri kazanmalarına yönelik mesleki ve kişisel gelişim eğitimleri ile çalışanlarımızın hem gelişimlerine katkı sağlıyor hem de iş tatmini ve motivasyonunu artırıp, kariyer gelişimlerine destek olmaya çalışıyoruz.

Çağımızdaki hızlı değişime uyum sağlama yolunda eğitimin; kurumlar açısından öneminin farkında olarak kurum verimliliğinin artmasında önemli bir unsur olarak görüyoruz. Geçtiğimiz yıl içerisinde de hemen hemen her kademe çalışanlara verdiğimiz eğitimleri bu yıl da yine çalışanlarımıza gerekli katkıyı sağlayabilmek adına devam ettirerek gereken önemi fazlasıyla vermeyi planlıyoruz.

Türk çimento sektörünü dünyada da temsil eden markalardan birisiniz. Bu alandaki gücümüzü artırmamız için neler yapmamız gerekiyor? Sizce çimento sektörünün sürdürülebilirliği için önümüzdeki dönemde ne tür adımların atılması gerekiyor?

Türk Çimento sektörü ulaştığı üretim kapasitesi ile dünya ölçeğinde en büyüklerden. Sektör 2/3 oranında kapasite kullanım oranı ile çalışmakta, üretilen çimentonun yaklaşık % 25’i ihracata konu olmaktadır. 2022/2023 yılları sektör ihracat verileri karşılaştırıldığında ülke geneli çimento ihracatımız %16, klinker ihracatımız %53, miktar olarak genelde %28 düşüş göstermiştir. Türkiye yüksek üretim kapasitesi ile çimento ihracat pazarlarında mevcut konumunu korumak ve güçlendirmek zorundadır.

Ancak pandemi süreci ile başlayan uluslararası ticaret koşullarının değişmesi, Rusya Ukrayna savaşı ve ardından İsrail-Filistin arası yaşanan çatışma sonucu, enerji fiyatlarında yaşanan türbülans neticesinde, çimento gibi enerjiye dayalı sektörlerde yükselen üretim maliyetleri ülke ihracatımıza olumsuz etki yaratmış, Kuzey Afrika ülkelerinin enerji, işçilik ve navlun avantajı dolayısı ile Türk Çimento ihracat pazarlarında söz sahibi olması sonucunu doğurmuştur. Türkiye yüksek üretim kapasitesi, gelişmiş limanları ve elleçleme olanakları, yetişmiş işgücü ve kaliteli üretimi ile her daim dünya çimento alım pazarlarında tercih edilen ülke olmaya devam edecektir. Ancak uluslararası rekabet koşullarının ağırlaşması ile bu konuda devletin de desteğine ihtiyaç duyulduğu bir gerçektir. Ticaret Bakanlığımızın hedef ülkelerde ticari ateşe ve DEİK ülke masaları ile ihracat yapmak isteyen ve bu konuda yeterli bilgi ve deneyimi olmayan firmalara gerekli bilgi desteğini sağladığını görmekten de mutluluk duyuyoruz.

Çimentonun üretim maliyeti kadar önemli olan bir diğer hususta lojistik ve depolama ile ilgili oluşan giderlerdir. Dünya genelinde ticari taşımacılığın %90’ı denizyolu ile yapılmaktadır. Uluslararası gelişmelere karşı oldukça duyarlı olan bu sektörde yaşanan artışların, varış maliyetlerine yansıması neticesinde, sektörümüz rekabet anlamında büyük zorluklar yaşamaktadır. Devletimizin bu alanda ihracatçı firmalara sunacağı destek ve yatırımlar ülke ihracatımızın olumlu etkilenmesi sonucunu doğuracaktır.

Ayrıca AB ülkelerinde 2026 yılı itibarı ile yürürlüğe girecek olan Sınırda Karbon Düzenlemesi mekanizmasının da sektörümüze bu pazardaki ihracat imkanları açısından birtakım zorluklar yaratması beklenmektedir. Ürün CO2 seviyelerini düşürmeye yönelik yatırımların yapılması için yüksek finansmana ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle sektörümüzün kredi imkanlarına erişimi için desteğe ihtiyacı görülmektedir.

Bütün bu konular bir arada düşünüldüğünde, Türk Çimento sektörünün devlet desteği ile yurt dışı yatırımlara öncelik verip gelişmekte olan ülkelerde öğütme, terminal ve paketleme gibi yatırımlar yaparak bu pazarlarda kalıcı olmayı hedeflemesi ve sektör ihracat rakamlarını büyütmesi gerekmektedir.

Paylaş

CemenTürk, 2008 yılından itibaren iki ayda bir yayınlanan hazır beton ve çimento sektörüne ait bir sektör dergisidir. AjansGN’nin öncü, yenilikçi ve istikrarlı kimliğiyle sektörel yayıncılığa önemli bir ivme kazandıran CemenTürk, sektörün ortak sesi olmaya devam etmektedir.

Yorum Yap

© 2022 CemenTürk Dergisi - Tüm Hakları Saklıdır.

HAKKIMIZDA

CemenTürk, 2008 yılından itibaren iki ayda bir yayınlanan hazır beton ve çimento sektörüne ait bir sektör dergisidir. AjansGN’nin öncü, yenilikçi ve istikrarlı kimliğiyle sektörel yayıncılığa önemli bir ivme kazandıran CemenTürk, sektörün ortak sesi olmaya devam etmektedir.

Exit mobile version