Seza Çimento Yönetim Kurulu Başkanı

Prof. Dr. Yasemin Açık
Bir kadın girişimci olarak çalışmalarına başladığınız
Seza Çimento, çevreci ve enerji verimli bir fabrika olarak
önemli işlere imza atıyor. Bu alandaki yatırımlarınız
ne durumda? Şirketin genel gelişimi nasıl gidiyor?

Seza Çimento, Cumhuriyet tarihi boyunca Doğu Anadolu Bölgesi’ne yapılmış en büyük özel sektör yatırımıdır. Bu fabrikayla ekonomimize ve istihdama katkı sağlarken aynı zamanda bu özel coğrafyanın korunmasına da özen gösterdik. Hiç kuşkusuz çevreye duyarlı bir çimento fabrikası kurmak oldukça büyük bir yatırım gerektiriyor. Ancak bu yatırımlar uzun vadede hem ciddi bir verimlilik hem de çevresel ve dolayısıyla sosyal bir fayda sağlıyor. Biz de bu bilinçle ilave maliyetler getirmesine rağmen sektörde var olan çevre bilincini biraz daha üst seviyelere çıkarmak için her türlü çevreyi ve doğayı koruyucu yatırımı yaptık.
Fabrikamızda ara üniteler de dahil olmak üzere tüm ünitelerde torba filtre sistemi kullanıyoruz. Bu sistem sayesinde tesisimizin çevreye toz salınımı son derece düşük. Çimento fabrikalarında toz partikül salınım düzeyinin yasal sınırları var. Bu sınır ülkemiz için ton başına 50 miligram, Avrupa Birliği standardı olarak da 30 miligram. Bizde ise bu miktar 1 miligramı dahi geçmiyor, 0,70 miligram seviyesindeyiz. Torba filtre sistemi, adeta elektrikli süpürge gibi çıkan tozu içine hapsedip yine ham madde olarak kullanmaya imkan veriyor. Fabrika proseslerimizin tamamı Avrupa menşeli olup, enerji verimliliği yüksek ve kalori değerleri düşük bir fabrikadır.
Atık yönetimi konusunda da önemli girişimlerimiz var. Fabrikamız prekalsiyonlu (ön ısıtıcılı) bir tesis olarak kuruldu. Baca gazını; klinker soğutma, tesisi ısıtma gibi alanlarda kullanıyoruz. Bu sayede hem üretimin çeşitli alanlarında ve kış aylarında ısınmada kullanılan kaloriferde atık ısıdan faydalanabiliyoruz hem de çevreyi korumuş oluyoruz.
Çevresel sorumluluklarımızı yerine getirmek adına bir “Çevre Yönetim Birimi” de kurduk. Bu birim aynı zamanda tüm çalışanlarımıza çevre bilinci eğitimlerinin verilmesinden ve sahadaki uygulamaların denetiminden de sorumlu. Tüm eğitimlerimiz ve ünite içi uygulamalarımız; kirliliğin oluşmaması, oluşmasının kaçınılmaz olduğu durumlarda ise atıkların kaynağında ayrı toplanması ve bunlardan da geri dönüştürülebilir veya tekrar kullanılabilir nitelikte olanlarının ilgili lisanslı firmalar tarafından teslim alınmasına imkân sağlıyor. Gerek ünite içi atık toplama noktalarımız gerekse de sevk amaçlı son toplanma noktalarımız haftalık olarak çevre mühendisimiz tarafından gözlemlenip raporlanıyor.
Sürdürülebilirlik ve enerji geri kazanımı çalışmaları
kapsamında yaklaşımlarınız ve sosyal sorumluluk faaliyetleriniz
hakkında neler söylemek istersiniz?

Yenilenebilir enerji, özellikle güneş enerjisine yatırım yapmak uzun süredir gündemimizde olan bir konuydu. Bunu sadece bir yatırım değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk projemiz olarak da görüyoruz. Bu kapsamda, Seza Çimento’ya çok yakın bir bölgede güneş enerjisi santrali kurmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlk çeyrekte kurulumuna başlayacağımız santrali yıl içinde devreye alacağız.
Bu santrali öncelikle fabrikamızın tüketimi için kuruyoruz. İlk etapta fabrikanın tüm elektrik harcamasının yüzde 30’unu karşılayacak bir kurulu güce sahip olacağız. Zamanla bu alandaki yatırımlarımızı daha da artıracağız. Böylece ülkemizin enerji ithalatı faturasını azaltmaya da katkı sunmayı hedefliyoruz.
Dünya ve Türkiye açısından zor bir yıl geçirdik. 2021 yılı için öngörüleriniz ve beklentileriniz nelerdir?

Dünya ve ülkemiz gerek sağlık gerekse toplumsal ve ekonomik yönden zor bir yıl geçirdi, geçirmeye de devam ediyor. 2021’in de en azından ilk yarısının zorlu geçeceğini düşünüyorum. Ekonomik açıdan değerlendirirsek, pandemi nedeniyle çok sayıda sektörde daralma yaşansa da çimento sektöründe bir açılma oldu. Pandeminin yarattığı ilk şoku hızlı atlattık ve büyümeye devam ettik. 2021 yılında da sektörümüzdeki büyüme trendinin devam edeceğini öngörüyorum.
Seza Çimento olarak da pandeminin ilk dönemlerinde iç pazarda durgunluk yaşandığından ihracata ağırlık verdik. Özellikle Afrika pazarı, Libya, Suriye ve İsrail’den ciddi talep aldık. Mayıs-Haziran döneminde iç pazar yeniden açıldı ve bu talep yıl sonuna kadar devam etti. Bunun neticesinde 2020 yılında 1,9 milyon ton civarında üretim gerçekleştirdik; bunun 600 bin tonun üzerinde bir miktarını dış pazara, kalan kısmını ise iç pazara sattık. Bu yıl da hem iç pazarda hem de yurt dışında büyümeye devam edeceğiz.
Bir sağlıkçı olarak son dönemdeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Size göre pandemi süreci doğru yönetiliyor
mu? Çimento sektörü özelinde değerlendirdiğinizde
neler görüyorsunuz?

Pandemi her şeyden önce sağlık temelli bir küresel kriz. Ekonomide yarattığı olumsuz tabloyu da hiç kuşkusuz yadsıyamayız ancak önceliğimiz sağlık olmalı. Çimento sektörü de bu bakış açısıyla başarılı bir performans gösterdi, birinci önceliğini çalışanların sağlığı ve güvenliği olarak belirledi. Biz de salgının ilk anından itibaren çalışanlarımızı korumak için acil önleyici ve koruyucu önlemler aldık. Bu önlemler sayesinde çalışanlarımızın sağlığını korurken fabrikamızda üretime aralıksız devam ettik. Diğer taraftan yeni dünya düzenine de hızla adapte olduk. Daha önce pek kullanmadığımız görüntülü toplantılara ve uzaktan çalışmaya hızla adapte olduk. Yurt içi ağımızla ve yurt dışı pazarlarımızla iletişimimizi güçlü bir şekilde sürdürmeye devam ettik. Bir sağlıkçı olarak, koronavirüsle birlikte salgınlara, doğal afetlere, krizlere karşı farkındalığın arttığını görüyorum. Artık hepimiz çok daha tedbirli olmalı, çağın getirdiklerine ayak uydurmalıyız. Çalışanlarının sağlığını ve güvenliğini ön planda tutan, iş modellerini yeniden kurgulayan, her türlü krize hazır olan ve dijital dönüşümü yakalayan şirketler bu süreçte ayakta kalmaya ve büyümeye devam edecek, bunları uygulamayan şirketler ise kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Erkek egemen bir sektörde kadın olmanın ne tür avantaj
ya da dezavantajları var?

Çimento sektörü, fiziki iş yükü nedeniyle erkek egemen bir sektör. Ancak fiziki gücün etkisinin olmadığı tüm alanlarda işlerin cinsiyetsiz olduğuna inanıyorum. Seza Çimento’nun kuruluş aşamasında, fizibilite ve izin süreçlerinin ardından neredeyse her günümü şantiyede geçirdim. Beni şantiyede gören işçiler önce çok şaşırdılar ancak sonra alıştılar ve fark ettiler ki şantiyenin de ticaretin de cinsiyeti yok. Bana göre tüm sektörlere erkekler ya da kadınlar değil başarı egemendir.
Çimento sektöründe gördüğünüz sıkıntılar ve güçlü
yanlar nelerdir? Dünyada markalaşma ve başarılı işler
yapma konusunda hangi adımların atılması gerekiyor?

Çimento sektörü pandemiye rağmen istikrarlı büyümesini sürdürerek önemli başarılar imza atmaya devam ediyor. Günümüz itibarıyla ülke olarak dünyanın en büyük ikinci çimento ihracatçısıyız. Avrupa’da hem kapasite hem de satış anlamında ilk sırada yer alıyoruz. Böyle başarılı bir tablo çizerken çimento üretimindeki iki büyük gider kaleminden elektriğe zam gelmesi, kömürde ise kurların yükselmesiyle birlikte fiyatların artması sektörün giderlerini çoğalttı. Dolayısıyla satışla ilgili bir sorun olmamakla birlikte hem gider kalemlerinin artması hem de çimento fiyatının olması gerekenin çok altında olması karlılığın düşmesine neden oldu.
Sektörümüzün karlılığını artırmasının, özellikle ihracatta daha büyük başarılar elde etmesinin yolu Ar-Ge’den geçiyor. Çünkü pandeminin ardından bizi yeni bir dönem bekliyor. Söz gelimi iş modelleri değişti, hibrit çalışma veya tamamen uzaktan çalışmaya geçişler başladı. Bunun neticesinde inşaat sektörüne farklı talepler gelecek, yeşil binalara, akıllı ev ve ofislere ilgi artacak, bu da çimento sektörünü etkileyecektir. Pazarın taleplerini en iyi şekilde karşılamak için markalaşmaya, yenilikçi ürün ve hizmet geliştirmeye odaklanırsak sektörümüz dünya çapında büyümeye devam edecektir.
“Türkiye’nin En Güçlü 50 İş Kadını” listesine girme başarısını
gösterdiniz. Çimento gibi zor bir alanda bu başarıyı
nasıl elde ettiniz? İşin sırrı nedir?

Hayatım boyunca akademik çalışmalarımın yanı sıra, STK faaliyetlerinde ve aile şirketimizde aktif olarak emek verdim, yani hep bir koşturmacanın içindeydim. Ancak buna rağmen her zaman baştan sona ve yalnızca bana ait bir proje yapmak istiyordum. Diğer taraftan bu işin, bölgeler arası gelişmişlik farkının azaltılmasına ve yerel kalkınmaya katkı sağlayan, sadece istihdamı artırmakla kalmayıp, istihdam edilen kişilerin aileleri, tedarikçileri, yan unsurlarıyla pek çok insana yani halka dokunabilmesini hayal ediyordum. Bu da ancak sanayi ile mümkündü. 2011 yılında sanayiye ciddi bir yatırım yapabileceğim şartlar olgunlaştığında, çimento sektörüne girmeye karar verdim. Yatırım ile ilgili fizibilite, piyasa araştırması, kendini amorti etme süresi gibi altyapı çalışmalarını yatırım öncesi hazırlık döneminde tamamlamıştım. Uygun yer seçimi ve finansal kaynak oluşturma işlemleri de tamamlanınca yatırımı 2014-2016 yılları arasında gerçekleştirdim. Bu yoğun süreçte akademiye yeterince vakit ayırmam mümkün olamayacağından üç yıl ücretsiz izin aldım. Açıkçası çok kolay bir süreç değildi, büyük bir koşuşturma içine girdim, her taşına, her aşamasına emek verdim.
İşin sırrına gelince, açıkçası bu fabrikayı başka bir ilde, liman içerisinde kurma imkanım da vardı. Ancak yörede istihdamı artırmak, bölgenin kalkınmasına bir katkıda bulunmak, böylece doğup büyüdüğüm topraklara vefa borcumu ödemek için Elazığ’ı seçtim. Ben halkla iç içe olduğum için Elazığ’ın sanayi yatırımına, işe, üretmeye ihtiyacı olduğunu da çok net görüyordum. Bu vefa duygusuyla hareket ederek, hak, hukuk ve adaleti ön planda tutarak, kimsenin hakkını yemeyerek, yaptığım her işin içerisine biraz da sosyal sorumluluk koyarak samimi bir şekilde yoğun emek verip, güçlü amaçlar için hedefe kilitlenerek başardığıma inanıyorum.
Şirket olarak ‘kadın girişimcileri’ ve ‘kadın istihdamını’
desteklemek konusunda neler yapıyorsunuz? Kadın çalışan
sayınız ne kadar?

Çimento sektörü fiziki iş yükü yoğun bir sektör, dolayısıyla erkek ağırlıklı. O nedenle sektörde kadın çalışanlar ağırlıklı olarak yönetim ve hizmet kısımlarında emek veriyor. Bu noktada oranımızın sektör ortalamalarının üzerinde olduğunu söyleyebilirim.
Kadın konusu benim üzerinde hassasiyetle durduğum bir konu. Çünkü kadınların, özelikle de Doğu’daki kadınların yaşadığı zorlukların çok yakın tanığıyım. Kadınların sosyal, ekonomik ve toplumsal hayata katılımının önündeki her türlü engelin, iş birliği ve ortak akılla, ortaya konulacak doğru politikalar aracılığıyla ve çalışarak aşılabileceğini düşünüyorum. Bu nedenle yaptığım her iş ve projede, kadının çok yönlü güçlendirilmesi konusunun olmasına büyük özen gösteriyorum. Bu kapsamda başkanlıklarını yürütmekte olduğum Elazığ İş Kadınları Derneği, Elazığ Ekonomi Platformu ve Fırat Sanayici ve İş Dünyası Federasyonu’ndaki çalışmalarımızda kadınlara yönelik projeler geliştiriyor, bölgemizdeki kadınların yaşamın her alanında daha fazla yer almalarına katkı sunmaya özen gösteriyoruz.

Paylaş

CemenTürk, 2008 yılından itibaren iki ayda bir yayınlanan hazır beton ve çimento sektörüne ait bir sektör dergisidir. AjansGN’nin öncü, yenilikçi ve istikrarlı kimliğiyle sektörel yayıncılığa önemli bir ivme kazandıran CemenTürk, sektörün ortak sesi olmaya devam etmektedir.

Yorum Yap

© 2022 CemenTürk Dergisi - Tüm Hakları Saklıdır.

HAKKIMIZDA

CemenTürk, 2008 yılından itibaren iki ayda bir yayınlanan hazır beton ve çimento sektörüne ait bir sektör dergisidir. AjansGN’nin öncü, yenilikçi ve istikrarlı kimliğiyle sektörel yayıncılığa önemli bir ivme kazandıran CemenTürk, sektörün ortak sesi olmaya devam etmektedir.

Exit mobile version